27 Aralık 2019

İnsanı hayatta tutan en büyük manevi değer umut.
Yaşama umudu..
Umut ettiği zaman insan, birini sevebiliyor, hayal kurabiliyor, kendine hedefler koyabiliyor. Bunlara biraz yaklaştığında hayata tutuna biliyorsun.
İnancı kalmamış insanı ise ancak rasyonel bir değerle ayakta tutabilirsiniz. Bu umut etmekten daha zor olabilir.
İnsan hayattan ne bekler ki; 
Kimi ölene kadar seveceği bir eş ve çocuklar..
Kimi bir tag'ın altında tek başına, omuzlarında sadece parasını korumanın getirdiği bir yük..
Kimiyse binlerce anılar biriktirdiği kaybettiği kişinin, o değil de ben olsaydım diyebilmeyi...
"Belki de az, hayat ve ölüm kadardır!"

24 Aralık 2019

“Ruhumuz ve bedenimiz, atalarımızda da olan bireysel öğelerden oluşur. Bireyin ruhundaki yenilik, çok eski öğelerin sonsuz değişimlerinden biridir. Bu nedenle ruhun ve bedenin yoğun bir biçimde tarihsel nitelikleri vardır ve bunlar bir varlık dünyaya geldiğinde, kendilerine bu yeni şeyin içinde doğru dürüst bir yer bulamazlar, yani atalarımızdan gelen nitelikler bu yeni şeyle tam uyum içinde değildirler. Günümüz ruhu çağdaş olduğunu savunsa da, insanoğlunun ne Ortaçağ’la ne Antik Çağ’la ve ne de ilkellikle işi bitmiştir. Buna karşın, bizi köklerimizden uzaklaştırdıkça artan bir gelişme seline kendimizi kaptırdık gidiyoruz. Çoğu zaman, geçmişten kopmak, geçmişi yok etmek demektir. Böyle olduğunda, ileriye doğru gitmekten başka bir olasılık kalmaz. Oysa medeniyetimizin getirdiği hoşnutsuzluk, köksüzlüğümüzün ve geçmişle bağlantımızın yitmesinin sonucudur.”

16 Aralık 2019

Bir takım sözcükler var ki, hiçbir zaman iyi anlayamadım, günah sözcüğü gibi. Oysa insanların yaşama karşı günah işlemediklerini bildiğimi sanıyorum. Çünkü yaşama karşı bir günah varsa belki de bu günah, ondan umut kesmekten çok, başka bir yaşam umut etmek, bir de onun acımasız büyüklüğünden kaçmaktır.

10 Aralık 2019

‘Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’, dedin
‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.

09 Aralık 2019

Monoton giden hayata ve kuralsız insanlara tahammül edemem. Her yalnız kaldığım anda, bir şeyleri sorgulamaya başladığımda gerçeklerle yüz yüze gelirim ve hayatta en son isteğim gerçeklerle yüzleşmek. Gri bir şehir, kapalı bir hava bile direncimi kırar ve moralimi bozar. Sadece melankolik yetmiş beş promilli bir gece de, tümüyle yalnızken, unutulmuş ve kaybolmuşken, hiç bir şeye yararımın kalmadığı anda kendimi bulurum. Bu bazen huzur verir bazense hayatın tüm yükünü omuzlarımda hissettirir.

06 Aralık 2019

"Taşları sürekli dönen bir değirmendir kafa dediğin, arasına bir şey koymazsan, kendi kendini öğütür, bitirir."

02 Aralık 2019

Bazen bir okur, okuduğu kitapta, bir seyirci sinema da, yahut tiyatro da kendi deneyimindeki yaraları kapatmaya çalıştığı için o an'a ait olmayı ister. Yani bir anlamda yitirmiş olduğu, zamana kaydettiği anı kovalar. Bu nedenle, huzursuzluk ve iletişimsizlikle yaşadığı çağdaş hayatın yarattığı boşlukları doldurmayı umar.
Günün birinde bu acıları hiç yaşamamış olmak adına, sevdiğin kişinin hiç varolmamış olmasını dilersin.

11 Kasım 2019

İnsanın işlevi yaşamaktır, sadece var olmak değil. Harcamayacağım günlerimi onları uzatmaya çabalayarak. Kullanacağım her anını zamanımın.
Kendimize inancımız yokken, inananlara nasıl inanç bağlayabiliriz? İnanmak isteyip de inanamayanlarımızın başına neler gelecek? Peki, ne inanmak isteyen, ne de inanmaya gücü yetenler ne olacak?


Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı, elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum.
Gün yüzü görmeyen ruhlarımız her geçen gün mayalanmaya devam ediyor. Her geçen gün yıpranan, delik deşik olan umutlarımız ve hayallerimiz ise biraz daha eskirken, günün sonunda heybemizde bom boş bir yüzleşme kaçınılmaz oluveriyor.
"Umut fakirin ekmeği" değil artık!
"İnsanın ettiği kötülük yaşar ardından; iyilikleriyse toprağa girer kemikleriyle."

06 Kasım 2019

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.

05 Kasım 2019

Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi

elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi

tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği

toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği




köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı

acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke

gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz

elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
İnsan kaybolmak ister çünkü. Bakma sen söylediklerine, insan kendini feda etmek ister. Bir acıda, bir sevinçte, bir kavgada, bir hikayede erimek ister. Başka türlü katlanamaz aslında kendine.

01 Kasım 2019

Tüm yapıp ettiklerimizle aramızdaki mesafe, aslında bunların yarattığı iktidarın ne kadarından vazgeçebildiğimizin mesafesidir. Hayat aslında kalabalıkmış gibi görünüyor ama çok izole yaşıyoruz ve yalnızız. Her şeyden haberdarmışız gibi davranıyoruz ama çok da yalnız ve çaresiziz aslında. Biz İstanbul’da küçük kasabalarda, küçük şehirlerde yaşıyoruz aslında. Aslında hatırlamak, ayıklamaktır. Belleği diri tutmak da ahlâkî bir seçim aslında. Utanmayı kaybetmek aslında kişinin kendine olan saygısını kaybetmesidir.
Özgürlük dediğin sadece demokratik haklarını kullanmak, bu süreçlerin parçası olan oluşumların içinde olmak değil; her ne olursa olsun tüm düşünceleri, hayatları sorgulamayı ve yaşadığımız topluluklara nasıl katkı sağlanmasını gerektiğini bireylere aktarmaktan geçiyor.

31 Ekim 2019

Dünyanın yükü kendine bile ağır gelirken, insanoğlunun acılarını dindirebilecek bir yer var mı? En azından ulaşabileceğimiz başka bir gezegen yok.

30 Ekim 2019

Neden kötü şeylere de veda etmiyorsun?
Kendini boşlukta hissettiğin onca zamana veda et. "Evet" yerine "hayır" cevabı aldığın onca zamana.
Bütün yaralara berelere, bütün gönül yaralarına...
Gerçekten yapmak istediğin her şeye son bir kez veda et...
Çünkü bu iyi bir şey...
Ve iyi şeyler her zaman seni bekliyor olacak.

22 Ekim 2019

İnsan yalnızca bir insanı veya bir şeyi seviyor ve etrafındaki başka her şeye ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir. Sevginin herhangi bir şeyi sevmenin sınırı yoktur. Bir insanın sevgisi ne kadar çeşitliyse o insan o kadar samimi o kadar güçlüdür. İnsanı, hayvanı, doğayı seven sizi daha samimi sever.

17 Ekim 2019

Gelişmemiş 3.dünya ülkelerinden birinde ikamet ediyorsanız eğer bazı durumlara alışmanız gerek. Örneğin; duyarlılık seviyeniz o coğrafyaya ait insanlardan bir kaç gömlek altta olmalı. Zira delirmek içten bile değil. Kuralsızlık, saygısızlığı peşinden sürüklüyor. Olması gereken standartlar sıra altı kişilere garip geliyor. Bu durum azınlıkların yaşam standardını daha da zora sokuyor. Benim gibi!

14 Ekim 2019

Aynı rüyaları sık sık görmeye başladığında, aynı güne uyandığın anı fark ettiğin de dipsiz bir kuyu gibi kısır döngüyle geçer zaman. Zaman insanı bazen iyi etse de, yaranın izi kalmıştır bir kere. Her gidenin dönmediği gibi, her yaranın iyileşmediği gibi... 
Bazen umutsuzluk insanı küllerinden yaratabilir. İnanmak dediğin trajedi tam da bu!
İnsanın yaşamı boyunca en uzun süren mücadelelerinden biri de, hislerinin ayrımına karşı başlattığı apansız mücadeleler. Kalbin ve beyin, hayal gücü ve gerçeğe yansıttığı bir muhakeme ayrımı...
Bedenlerimiz her ne kadar birbirine benzese de fikirlerimiz bambaşka. Her coğrafya da ayrı bir kültür, her din de farklı bir inanış. Maneviyat dediğimiz olgu insanı hayata bağlıyor. Düşünmenin ve hissetmenin bir maneviyat olduğunu gibi. Zira hissetmek, dokunmak da manevi bir an’a ait.

11 Ekim 2019

İnsanlar ve hayvanlar arasındaki en büyük farklardan biri de; hayvanların coğrafi sınırlar üretmemesi. Tek amaçları güvenli bölgelerinde yaşamak istemeleri. İnsanların ise devamlı hegemonya içinde olup daha geniş alanlara sahip olma hissi. Hangimiz daha doyumsuz? İnsan mı? Hayvan mı?
Tabi ki sahip olduğuyla yetinmeyi bilmeyen insanoğlu.

08 Ekim 2019

"Hak, çar [dört] ana sırdır. Güneş Hava Toprak Su Haktır…"
Savaşı bir oyun diye sürdürüyorsunuz
Sizin sonsuza dek yaşamak gibi
tuhaf huyunuz mu var.

07 Ekim 2019

Otopsi
Orhan Veli'ye ağıt..

Morgta açılınca kafatası
Doktor beyler beyin gördüler
İndirince tenkafesine neşteri
Doktor beyler yürek gördüler
Yürekte ne gördüler dersiniz
Yürekte memleket gördüler
Dünya gördüler
Bir de dost gördüler
Ama bu işte doktor beyler
Doğrusu geç kaldılar
Çok geç kaldılar

03 Ekim 2019

Vakit geldi artık, uçalım dostum, uçalım!
Bizler özgür kuşlarız, hadi davran!
O beyaz dağa doğru, daha öteye bulutlardan,
Denizin gökyüzüyle buluştuğu maviliklere,
Sadece rüzgarın ve benim gidebildiğimiz o yerlere..."
Bu nasıl çark ulan!
Buğday bizim,
Ezilen biziz,
Un olan biz,
Aç kalan hepimiz
Kim bu doymak bilmeyen şerefsiz?

26 Eylül 2019

"Coğrafya insanın kaderidir" doğduğun yeri belirleyemezsin ama doyacağın yeri seçmek senin elindedir. En azından güneşin 1 saat 15 dakika da doğduğu topraklarda bu ışığa şahitlik etmekte bir umut. Işıkta bir an'a ait. Aşk gibi...
Hayat; ektiklerimiz ve biçtiklerimizin bize sunduğu kadar. Önce her şeye sahip oluruz. Her yıla bir ağaç dikeriz. Sonra bir rüzgar çıkar ve  zamanı yanına alarak bu düzeni bozar. En sevdiğimiz ağaçları yıkar. Yıkılan sadece zaman değil aslında, gölgesinde zaman geçirdiğimiz dost dediklerimizin birer birer çekilmesi.. 
Bundan böyle alnındaki derin çizgiler ile güne başladığında yaşlanmanın ve pişmanlıklarının silueti yansır aynaya.
Elini kalbine götürdü, burası var ya dedi taşa, toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer...

23 Eylül 2019

16 Eylül 2019

Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır...Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
Varlıkları, nesneleri ne kadar içselleştirirsek onlara ait olma duygusu da orada başlıyor. Bir yere ait olma hissi insana güvenli alan hissi verir ve korkmaz. İlk gördüğü yer, gitme telaşı, heyecanı ait olmadığı yerden bazen korkması, bazense oraya ait olduğunu kabullenmeyle başlar.

06 Eylül 2019

"Dünyadan, memleketinden, insandan
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
'Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin,
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak"

03 Eylül 2019

Bazı kadınlar kendilerine âşık olan erkeklerle birlikte olur. Bir iyilikseverlik. Sevgiye verilmiş insani bir karşılık. Hayır diyememenin ikiz kardeşi. Böyle kadınların âşık olduğu erkekler ise uzakta ve  erişilmezdir. Çünkü her iyiliğin kendine acı çektirmek gibi bir bedeli vardır. Ve kadınlarla ilgili her genelleme bir kahkahayı hak eder. O halde gülelim!
Büyümek; biraz ziyan olmak, biraz da hayat sarmalının içinde kaybolmakmış.
Acıdan beslenmek ve bu kısır döngüyle yaşamak ise bu durumu fark edip  daha da trajik hale getirmekmiş.

28 Ağustos 2019

Beynin bilgiyi değiştirdiğini ve bunu bizden habersiz yaptığını bir kez kabul ettikten sonra çizimle ilgili sorunlar netleşir ve gerçekten "dışarıda," gerçek dünyada olan şeyleri görmeyi öğrenmek ilginç bir hal alır. Bu algısal fenomenin normal yaşantısı için gerekli olduğunu bilin. Gelen verinin karmaşıklığını azaltır ve istikrarlı kavramlara sahip olmamızı mümkün kılar.
Gün bitiyor, gece de sona erecek,
Başladığı gibi,
Bütün yüzyıllarda
Ve her gün
Tekrarlanmada mı bu,
Akşamın inişiyle yürekleri ezen duygu?

22 Ağustos 2019

Güzel olan
Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
Erimek yarını olmayan zamanlarda
Durdurmak bir yerde bütün saatleri
Bütün kuralları kırıp parçalamak
Sonra varmak o yerlere
Mevsimlere dur demek
Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
Delicesine içmek
Ve unutabilmek her şeyi ansızın
Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
Güzel olan
Sevmek seni Tanrılar gibi
Seninle Tanrılaşmak...
Önce kendimden kaçtım... 
İnsan kaçtıkça en çok sevdiklerinden uzaklaşıyormuş, geri dönüşü olmuyormuş. Kimi ölümü kaçış gördü, kimiyse sessizce giderek.
Şimdilerde kaçak göçek bir gölgeyim.

21 Ağustos 2019

Toprağı kazdığın gibi kazarsın kendini, en derindeki çürümüş bedenine ulaştığın zaman anlarsın; yolun sonu var, aldığın nefesin sonu var, insanın sonu var. Bunu hissederek yaşamak ve hatırlamak ise hep aynı boktan hissi yaratır.

16 Ağustos 2019

Dünyanın bile zaman zaman dar geldiği, içine sığamadığımız, hep bir yarış bir kavga halinde olduğumuz şu coğrafyada; öldüğüm gün günahlarımla yakın, Ağrı dağından savurun küllerimi. Ki bedenim toprağa yük olmasın. 

08 Ağustos 2019

"Ağaçlardaki Yıllık halkalar, öncelikle ağaçların yaşını belirlemek için kullanılır. Fakat bu yıllık halkalardan daha birçok bilgi elde etmek mümkündür.
Çığ gibi doğa olaylarında yuvarlanan kayalar, ağaçlara çarparak yara meydana getirir. Çığ nedeniyle oluşan yaralar, yıllık halkalarda izler bırakır. Ağaçta meydana gelen yara kapatılmaya çalışılır ve odun üretilir. Sonra yaradan alınan kama şeklindeki bir kesitten alınan halkalar sayılarak çığın meydana geldiği tarih belirlenmiş olur."
Yaşanmışlıklar, geçmiş sadece insana özgü değil. Doğa'nın da bir hafızası ve bunu kanıtlayan izleri var.

06 Ağustos 2019

”Doğayla savaş halindeyiz. Eğer kazanırsak, kaybedeceğiz.” 

31 Temmuz 2019

Kanayan yaralarım olup olmadığımı anlamak ister gibi yokluyorum içimi. Hiçbir sızı hiçbir iz yok. Geçmişin izleri birer birer silinmiş, bedenim ve ruhum hafiflemiş. Olması gereken her şey yordamınca olmuş. Son söz, son dokunuş ile sağaltılmışım. Küllerinden doğan zümrüdü Anka gibi.
“-Ama sonunda kaybeden siz olmuşsunuz.
  -Kayıp mı? Kaç kişi böylesine sevebilmiştir dünyada?
  -Ama kucağında bir kucak korla kalan siz olmuşsunuz.
  -İyi ya boş değildi kucağım.
  -Ama yandınız, kül oldunuz.
  -Ama vardım, kül bunun kanıtı.”

23 Temmuz 2019

Yaz akşamlarının insana yaşadığını hissettiren bir tadı var hakikaten de. Büyülü ve ölümsüz olmamaya içerleten bir tat. "Acaba daha böyle kaç yaz görürüm, ayaklarımı böyle gece serinine salıp, ağırlaşan havada asılı kalan yaz kokularını daha kaç kez solurum acaba?" dedirten cinsten.

15 Temmuz 2019

"Ayrılığı da kavuşmayı da aşkı da kutsayan çok cümle düşer önünüze.
En çok da yalnızlık kutsanır gözle görünür bir yoğunlukta, bireyin yalnızlığı..."

Brit gibi

08 Temmuz 2019

İnsana ait olan her şey, bir süre sonra o kişinin adeta üzerine yapışır. Binlerce küçük ataçla köşesinden tutturulmuşçasına; böyle durumlarda yardımı dokunabilecek tek şey araya uzaklıklar, mesafeler koyabilmektir. Zira uzaktan bakmak her şeyi değiştirebilir. Aynı yolu kısaltadabilirsiniz, uzata da bilirsiniz.  Ancak dışarıdaki uzaklık, iç dünyamızdaki bir uzaklaşmaya sebebiyet verebilir.

01 Temmuz 2019

Bağlanmak size özgürlük kazandırır çünkü önemsiz ve geçici olan şeyler artık aklınızı çelmez. Bağlanmak size özgürlük verir ve dikkatinizi, odaklanma yeteneklerinizi bilir, sizi sağlıklı ve mutlu yapacak olan en verimli şeylere yönelmenizi sağlar. Bağlanmak bir şeyleri kaçırıyor olma korkularını dışlayarak karar vermeyi kolaylaştırır; elinizde olanın sizin için yeterince iyi olduğunu biliyorsanız, neden daha ve daha fazlasını kovalayarak stres içinde kalacaksınız? Bağlanmak bilerek az sayıda önemli amaca odaklanmanızı sağlar, böylece daha başarılı olursunuz.

25 Haziran 2019

“Savaşın ne kadar kötü bir şey olduğunu anlamak için savaşmak zorunda değiliz. Barış içinde bir dünyayı, bütün insanlığa dilemek isterim. Tüm kalbimle bunu dilerim… ”
“Ve umarım da, pek yakında, ya da çok yakında hayat biraz daha iyiye gider…”

17 Haziran 2019

İki doğru insan yanlış bir evlilik yapabilir. Bu başka hikâye. İki aptal insan çok doğru bir evlilik yapıp da birbirini zehirlemeden ömürlerini de tamamlayabilir. En önemli ve şart olan şeyler: saygı ve sevgi...

14 Haziran 2019

Çoğu insan aldıkları her karara zarın tek bir atılması gibi bakar. Yaşamın hiç bitmeyen bir zar atma dizisi olduğu gerçeğini düşünmüyorlar. Zar atma başına çok kaybedilen bir strateji, aslında uzun vadede sizi büyük bir kazanan yapabilir...

Evet, zar oyununu kazandıklarından daha fazla kaybedeceksin. Ancak kazandığınızda kazancınız, kazancınızı kaybedecek kadar kayda değer bir bahis haline getirecektir.


Doktorların bulgularına göre; Her hastalığın temelinde stres olduğu yatmakta. Stres yüklü bir hastanın kan değerlerini incelediklerinde gördükleri hastalık oranları, 80 yaşındaki Alzhemier’lı bir hastanın kan değerleri ile karşılaştırdıklarında Alzhemier’lı olan hastanın değerlerinin yeni doğmuş bir bebek gibi normal olduğu görülmüş. Dolayısıyla en iyi tedavi yönteminin unutmak ve geriye dönüp hiçbir şeyi hatırlamamak olduğu saptanmış.

11 Haziran 2019

Susan vakalardan korkmam gerektiğini çok erken öğrendim! 
“Ağrısını kesince iyileşti zannettin öyle mi? Ağrı seni ikaz ediyor halbuki! 
“Ben buradayım, sorun devam ediyor” diyor. Bağırandan değil, susan hastadan korkacaksın asıl!

03 Haziran 2019

Bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadeniz’in gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaz’a doğru.
Nazım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri...


30 Mayıs 2019

Sığamadık yeryüzü sofrasına. Kibir denizinde boğulmuşuz da haberimiz yok. Değirmenimiz susmuş, unumuz bitmiş. Fırınlarımızda kararmış, kalplerimiz gibi.

29 Mayıs 2019

 "Seni bekleyen Kapılar var. Şu küçücük diye tabir ettikleri ama uçsuz bucaksız olan Dünya’nın her yerinde.
Buenos Aires’te sarıya, Kahire’de yeşile, Marakeş’te maviye, Tokyo’da siyah beyaza, Katmandu’da kırmızıya boyamışlar. Mumbai’da açık bırakmışlar…  Tabi girmek isteyene hepsi açık. Görmek hissetmek, kafayı kaldırıp keşfetmek için. Aldığın nefesi daha değerli kılmak, tüm merdivenleri çıktıktan sonra dönüp baktığında ‘yaptım be’ diyebilmek için. Dünyayı yüzünde saklayamadığın bir tebessümle hatırlayabilmek için…
Biz de bir kapı açtık size. Paylaşalım keşfedelim, hayata keyif almak için geldiğimizi unutmayalım diye." 


La Puerta. Bornova / İzmir

24 Mayıs 2019

Ekmek hepimize yetmiyor, kitap da öyle ama keder, alabildiği kadar...
‪daha kaç köyden sürülsün insan‬
‪adam oluncaya dek?‬
‪daha kaç derya dolaşsın martı‬
‪bulsam diye bir tünek?‬
‪daha kaç toptan atılsın gülle‬
‪harp toptan kalkıncaya dek?‬
‪cevabı, dostum, rüzgârda bunun‬
‪cevabı esen rüzgârda.
Birilerinin öldüğü bir yerde güvenli yaşamanın yolları vardır ama adalet fikrinin öldüğü yerde huzurla yaşamak imkânlı değildir.

10 Mayıs 2019

Sana en uzak taş...
Yol sensin dedi. Yol sensin, yetinme! Yoksa sen bir kaybedensin. İçindeki merdiveni bir tek sen çıkabilirsin. Her seferinde bir basamak… “ Peki yarın?” diye sordu... Öyle bir sordu ki cevap bekler bir hali yoktu. Saç diplerimden sırtıma, ayak parmaklarımın ucuna kadar sanki bir kartalın tüyü gezindi. Hipnozdan çıkmış gibiydim… Yutkundum. Ellerim uyandı hafif. Öylece ne kadar kaldım bilmiyorum. Müziği duymaya başladım. James’den “Tomorrow” çalıyordu.
Her yer kırmızıydı… Nar kırmızısı… Kırmızının böyle bir tonu olabilir mi? Oluyor işte… Mucize!

09 Mayıs 2019

Umutsuzluk nedeniyle korkup kaçma. Umut umutsuzluğun ötesindedir. Aş, yürü, geç onu. Karanlık geçidin ötesinde ışık bulacaksın.



"Benim böyle şeylere pek aklım ermez gardaş, ama bu gapitalizimin çok şerefsiz bi şey olduğu besbelli"



07 Mayıs 2019

Saraylar saltanatlar çöker 
kan susar birgün 
zulüm biter. 
menekşelerde açılır üstümüzde 
leylaklarda güler. 
bugünlerden geriye, 
bir yarına gidenler kalır 
bir de yarınlar için direnenler... 
Yol sizi nereye götürüyorsa oraya gitmeyin, yol olmayan yerden gidin ki; iz bırakın. 

06 Mayıs 2019

Bir orman gibi azalıyor, bir yaprak dinginliği gibi yaşayarak geçen zaman...

26 Nisan 2019

Derinlere kök salmış bir ağacı yerinden etmek, en iyi kadim dostu olan topraktan ayırmak...
Bir yavrunun annesinden koparılırcasına.
Sahip olduğumuz coğrafya kadarız, ne bir eksik ne bir fazla...

22 Nisan 2019

Ağaç görmüş, yakmışlar 
Kanat görmüş, kırmışlar 
Şimdi de düşmüşler insan izine 
Nerede insan, 
nerede ışık, vurmuşlar…

15 Nisan 2019

“Ruhumuzun özgürlüğünü kendimiz için ayırmamız ve aksini yapmayı açıkça doğru gördüğümüz ender durumların dışında, ödünç vermememiz gerekir. Şunu ya da bunu sevebiliriz; fakat kendimizin dışında hiçbir şeye evlilik bağlarıyla bağlanmaya hakkımız yoktur.”

05 Nisan 2019

Olmak istediğin yerde, olmak istediğinle beraber... Ne bir eksik ne bir fazla..
“Uyumsuzluğa doğru yürü/ Sade vatandaş iyi yurttaş/
Ve millî meselelerin kompetanı/ Bana doğru ilerle/
Burası harikalar diyarı”
İşte sürpriz buydu var oluşun kimyasında
Havadar daralmaların ruha etkisi kanlı ve canlı
Ben en uzak hayvana yerleştim
Asalaklığımın gövdesi büyüsün içimdeki benlikte
Sen buna dehşetli ve etik bakışlarla yuvarlan
Hiç tanışmıyoruz diyelim ve
Sözlerimizi büyütelim hacim hesaplarının inceliğiyle..

29 Mart 2019

Zamanın yavaş veya hızlı aktığını ancak doğru orantı kurduğumuz olaylarla anlayabiliriz. Fakat ışık için bu söylenemez. O zamandan hep önde gider.
Ta ki çok hızlı bir şekilde seyahat ederseniz veya yer çekimi dünyadan daha güçlü olan bir başka gezegene yerleşirseniz, zaman ve ışık sizin için diğer insanlara göre daha yavaş akmaya başlar.
Kıymetli olan zaman mıdır? yoksa ışık mı?
Işık zamandan daha yavaş ilerlediği gün evrenin dengesi belki değişebilir. Bilim insanlarına göre bu bir teori. Konumuzun bununla ne ilgisi mi var?
Kaçırmamamız gereken zaman ve hissetmemiz gereken bir gün doğumu ve gün batımı ışığı var. Kapalı duvarlar ardından çık ve en iyi zamanı en iyi ışıkla buluştur.


28 Mart 2019


Ormana her girdiğinizde ormanın bilincinden, ormandaki tüm canlılardan izin isteyin. Çünkü bizler iradeli varlıklar olarak bu dengede kaosa sebep olabiliriz. Bunun için izin istemek, doğayla bütünleşmenin ve doğaya – dolayısıyla kendinize – saygı duyduğunuzun niyetidir. Niyet, ruhsal olarak bir yola girmeden önce kapıyı açan temel anahtardır. İzin almaktan kastım şu, ormandan aldıklarınıza karşılık (bitki, çiçek vs.) ormana bir tohum ekin ya da bir bitki dikin. Bir şeyler alacaksanız bir şeyler vermeniz gerektiğini unutmamak önemlidir. Çünkü bu doğanın ve evrenin denge yasasının bir tezahürü ve gerekliliğidir.

21 Mart 2019

“Dünyayı sonuna kadar ödemek… Çalışarak, kitapların, türlü insanların. Doğanın macerasına katılarak, yoksul, acı çekerek ödemek. Ama dünyayı sonuna kadar ödemek. İliklerine kadar bütün yoğunluğuyla ödemek. Kırk yıllık yolda yaprak kımıldasa, yüreğinin başında duyarak, dünyanın acısına, sevincine katılarak ödemek.”

15 Mart 2019

İnsan, aklının ermeye başladığı çağdan itibaren sürekli özler. İnsanları, yerleri, kokuları, renkleri, zamanları, ses ve müzikleri özler. Her özleyiş insanın duyduğu fiziksel eksikliğin ruhundaki acı karşılığıdır.

08 Mart 2019

bir de bakmışsın ki ben gelmişim..
böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer
bil ki varmışım yani..
yüreğim sakınır, gözüm seğirir,
olur da, olur da susmuşsam yani,
giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse,
ve en karasındaysa gün,
bil ki kavuşmuşum yani..
o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım,
İki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
Hasretle
Selam ederim
bir kadını ortadan ikiye böl
yarısı annedir,
yarısı çocuk.
yarası sevgili,
yarası aşk.
duyanlar bunu bilmez
görenler anlamaz bunu.
yarısı rivayettir,
yarası gece.

06 Mart 2019

Maalesef eskisi gibi karşılık bulduklarını söylemek zor. Zamanın gerekliliği kisvesi altında, her gün yeni bir vasıfsızlığın yüceltildiğine şâhit oluyoruz. Sanki kibir bir özgüven emâresi, tevâzu ise yetersizlikmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hakîkî meziyetlerden böyle uzaklaştıkça, münferit mutsuzluklarımıza daha da mahkûm oluyoruz.
‪bir hülyanın hatırasında‬
‪kasıp kavuruyorum kendimi‬
‪diyorlar ki, hayat yalandır‬

‪aşk da‬

‪nasıl inanırım, o‬
‪olmak istemiş de olmamış‬
‪bir yarım nefes gibi şuramda‬

28 Şubat 2019

Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin.
Su olsan kimse içmez,
Ölür de susundan
Yol olsan kimse geçmez,
Sarp kayalara uğratır da yolunu
Elin adamı ne anlar senden

27 Şubat 2019

Babamın hastalığının ilerlediği ve yatağa bağımlı olmaya başladığı günlerde, daha çok, hayat ve ölüm üzerine konuşuyorduk. İşin doğrusu, bu bahisleri özellikle ben açmaya gayret ediyordum. Yakında kaybedeceğimi bildiğim bir insandan, şimdiye kadar edindiği deneyimler ve tespitlerle ilgili bir “yaşam tüyosu” almaya çalışıyordum aslında. Bunca yıldan sonra, paylaşmak istediği bir şeyler olmalıydı, değil mi? Hayata, dünyaya ve yapacaklarıma dair bir şeyler, öneriler, birkaç ipucu belki.
“Baba, “hayatın nasıl geçti” diye sorsalar sana, ne söylerdin mesela, nasıl anlatırdın yaşadıklarını, geçen ömrünü?” diye sormuştum bir gün.
“Gece yarısı, ıssız bir tarladan, tek başıma geçmiş gibiyim oğlum” demişti.

Yollara Atılan Taşlar Bahane - Ercan Kesal

25 Şubat 2019


İsimlerimiz dahil her şeyi geri de bıraktığımızda..
İşte sadece o zaman, sadece orada gerçekten eşit olacağız..

22 Şubat 2019


  • Hayat o kadar kısa ki, birisinden nefret ederek vakit harcama.
  • Kimse ama kimse, kendini çok ciddiye almamalı!
  • Kredi kartlarını her ay düzenli öde.
  • Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsin. Bazen kabul et, gitsin.
  • Birisinin omzunda ağlamak, yalnız ağlamaktan daha iyi gelir.
  • İlk maaşından itibaren, emeklilik için para biriktirmeye başla.
  • Konu çikolata olunca, direnmek gereksizdir. :)
  • Geçmişinle barış ki, geleceğini zehir etmesin.
  • Çocuklarının seni ağlarken görmesinde sorun yok.
  • Hayatını, başkalarının hayatıyla ile kıyaslama. Hangi koşullardan geçerek buraya geldiklerini bilemezsin.
  • Eğer ilişkinin bilinmemesini istiyorsan, o ilişki içinde olmamalısın.
  • Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiç bir zaman geç değil. Yeniden çocukluğunı yaşamak tamamen sana bağlı ve kimse de karışamaz!
  • Hayatta neye tutku duyuyorsan peşinden gitmeli ve bu yolda ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmemelisin.
  • Güzel mumlarını yak, güzel çarşaflarını ser, çeyizindeki yemek takımını kullan. Özel günleri bekleme, bugün gayet de özel!
  • Mor giymek için daha da yaşlanmayı bekleme, eksantrik olmanın tam sırası!
  • Çok kötü olaylardan sonra şöyle düşün: “5 yıl sonra bu olayın bir önemi olacak mı?”
  • Herkesi ve her yapılanı bağışla.
  • Başkalarının, senin hakkında ne düşündüğünden sana ne!
  • Ne demişler; zaman her şeyin ilacı! Zaman ver.
  • Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecek.
  • Hasta olduğunda işin sana bakmayacak, arkadaşların bakacak. Bağlarını koparma, dostlarına zaman ayır.
  • Çocuğunun, tek bir bebeklik dönemi var, değerini bil, unutulmaz kıl.
  • er gün mutlaka dışarı çık, mucizeler her yerde!
  • Hayatı çok fazla sorgulama, harekete geç ve gerekeni şimdi yap.
  • En iyi şeyler henüz gerçekleşmeyenler, umudunu kaybetme.
  • Ne yapacağını bilemediğinde derin bir nefes al, iyi gelecektir.

19 Şubat 2019

Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak 
Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir 
Birazdan akşam olacak sevgilim 
Bütün heybetiyle akşam olacak 
Travma insan hayatının her alanında her yaşına nüfuz eden bir olgu. Kurbanları sadece askerler, taciz ve suistimal kurbanlarından ibaret değil.
Bir çok insan travmatize olmuştur. Travma, oluşumu ve sonuçları açısından geniş çaplıdır. Bilinç altımızın derinliklerinde saklanır. Bir işaret fişeği ile harekete geçer.

16 Şubat 2019

Ah be Üzeyir abi “Şimdi burada olsaydın ne güzel susardık seninle, etrafta boş konuşan onca hıyar ama ölüp gidiyor yanında susabildiğimiz adamlar” keşke birisi böyle bir şiir yazsaydı.

11 Şubat 2019

Dinlerin ve ölümden sonra yaşamla ilgili iddiaların dünyanın en uzun süredir devam eden sahtekarlık hikayesi olduğuna inanıyorum. Bunların bir amacı var; dini liderlere rahat bir yaşam sunuyor ve insanların ölüm korkularını hafifletiyorlar. Ama bir bedeli de oluyor; çocuksulaşıyoruz, doğal düzeni görmemiz engelleniyor.
Hatıralar, aslında sandığımızdan çok daha kurgusal. Zaman zaman hayal gücümüzün yarattığı nesneler ve kişiler kadar.

10 Şubat 2019

Sanki siyah, simsiyah taşlar içinde
Siyah, simsiyah kovuklarda yaşadık biz,
Sanki hiç görmedik birbirimizi,
Sanki hiç tanışmadık!

01 Şubat 2019

"Ben geçip gitmek isterdim hayattan, o iz bırakmak için uğraşırdı. O tadına doyum olmaz bir şiirdi, ben taslak halinde bir roman... " 

31 Ocak 2019

“Yollar dümdüz, kentler arasındaki mesafeler uzun. Gökyüzü yeryüzüne yeni bir teklifte bulunuyor.”

24 Ocak 2019

Olağanüstü dönemlerin yargısal kararlarını, salt hukukun biçimsel kurallarıyla ölçüp tartamazsınız. Çünkü terazinin bir kefesine siyasal nedenler yerleşmiştir. Ağırlıklar, ölçüler değişmiştir.

Uğur Mumcu
"Ben kadınım, ben erkeğim" değil, "Ben insanım diyebilmeliyiz. İnsan diyebildiğimiz zaman güzel oluyoruz. Güzelleşiyoruz.


22 Ocak 2019

Büyük şehirlerin, kalabalık nüfusların en büyük sorunu özgürlük alanları. Daha doğrusu bize ayrılan geniş alanların her geçen gün yok olması. Her boşluğa yapılan bir konutun, bir plazanın özgürlük alanlarımızdan biraz daha çalıyor olmasıydı.
Beton'a olan sevgi; size daha düz, estetik ve pürüzsüz zeminler sağlayabilir, fakat asla yaşamamız için gerekli olan oksijeni üretemez. Aksine üreten doğayı da yok eder.

21 Ocak 2019

“Tutkuları dizginleyip gerçeklik karşısında boyun eğmenin mi, yoksa tutkulardan yana çıkıp dış dünyaya karşı kendini savunmanın mı daha yerinde olacağı konusunda alınacak kararlar, yaşam bilgeliğinin dışavurumlarını oluşturur.”

16 Ocak 2019

Para bir araç. Kullanmayı, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenmenin önemli olduğunu öğrendim. Güven ise bir duygu. Çoğunlukla ilişki kurmaya yarıyor ve en az iki kişi ya da iki taraf gerektiriyor. Güvenle ilgili en kritik şeyse bir sürece bağlı olması çünkü ancak zamanla oluşabiliyor. Bozulmasıysa tersine. Ne süreç ne uzun bir zaman; şıp diye. Bir şeyin oluşmak için bunca zaman gerektirirken bozulmasının saniye süresinde olabilmesi çok garip...

15 Ocak 2019

Ben bir insan, 
ben bir Türk şairi Nazım Hikmet 
ben tepeden tırnağa insan 
tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...

Nazım

10 Ocak 2019

“Fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz
Güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz
Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler
Razı olma hiçbir sessizliğe”

08 Ocak 2019

”Dışarıdaki duvarları yıkmak kolay, önemli olan içerideki duvarları yıkabilmek”


04 Ocak 2019

Bu yaz, Engin'e bir şey için kızdım. Kendimce küstüm yani. O ne yapsa, oralı olmuyorum falan. Neyse yukarı çıktı, yatağa yattık. O böyle, "hadi gel barışalım" der gibisinden kolunu uzattı, "omzuma gel" demeye getirdi. Eski Gülriz gitmezdi.
Ama bugünkü Gülriz olarak düşündüm, nasıl olsa beş gün sonra gideceğim o omuza. O omuz, benim hayatta kendimi en huzurlu hissettiğim yer. Birden, neden vakit kaybedeyim ki? dedim, hemen gittim sarıldım. Gençliğimde böyle değildim.



Varsa söylenecek sözün, açarsın perdeni, söylersin sözünü...

03 Ocak 2019

“Doğanın yarım bıraktığını sanat tamamlar, der simyacılar. Ben, yani bir insan, gizli bir yaratıcılıkla, dünyaya nesnel bir varoluş katarak, ona kusursuz damgasını vurmuştum. Böyle bir davranışı ancak yaratıcı yapabilir denir. Oysa böyle dersek yaşamı, en ince ayrıntısına dek ayarlanmış ve daha önceden saptanmış kurallara göre işleyen bir makine gibi görürüz. Saat gibi işlediğini düşünürsek, insanın, dünyanın ve Tanrının trajedisi bu tablonun dışında kalır ve yeni ufuklara yol açacak yeni günler doğmaz. Geriye de, tasarlanmış, can sıkıcı bir işlemden öte bir şey kalmaz.”

02 Ocak 2019

Aidiyetsizlik 
Kendimi hiç ait hissetmediğim mekanlar, mahalleler, insanlar, ilişkilenmeler... Bir zamanlar bütün hayatımı kaplıyormuş. Ne acayip... Ve hissini hala çok net hatırlıyorum. Uzaya gönderilmiş hayvanlar oluyor hani. Onlar gibi. Sabit hissettiğim koskoca boşluk ve baz mutsuzluk. Başka bir olasılığı da bilmediğimden hayat böyle bir şey sanıyordum o zamanlar, tabii bu mevzuyu daha da zorlaştırıyordu :)
Bir roketin içine yavru bir keçi koymuşlar, uzun yıllar pencereden uzay boşluğuna bakmış gibi düşünün. Sonra bir yol bulmuş fıymış. E tabi yaralanmış, türlü türlü zorlanmış. Gel gelelim bir şekilde, yıllar içinde iz sürmeyi öğrenmiş, kendine has güçlerini, becerilerini keşfetmiş. Bu sayede yepyeni şeyleri, hayatın başka başka hallerini yaşayabilmeye başlamış. 
Mesela: Çok mutlu bir yalnızlığı, başka keçileri ve hatta sürüyü! Onu gözeten, birlikte bir şeyler yapabildiği bir topluluğu, onu besleyen ve canlı olduğunu hissettiren, özgür olabildiği bir yaşam alanı olmuş.
Bunlar muhteşem şeyler! Bu yüzden yeni yılın bu ilk günü sizlere “aitlik” diliyorum. Her neresiyse yeriniz ve sürünüz, ona yaklaşın dilerim. Ve tabii bulmaya dair yollar, maceralar ve beraberindeki bütün zorlukları ve güzellikleri taşıyabilme gücüyle beraber.