İnsanı hayatta tutan en büyük manevi değer umut.
Yaşama umudu..
Umut ettiği zaman insan, birini sevebiliyor, hayal kurabiliyor, kendine hedefler koyabiliyor. Bunlara biraz yaklaştığında hayata tutuna biliyorsun.
İnancı kalmamış insanı ise ancak rasyonel bir değerle ayakta tutabilirsiniz. Bu umut etmekten daha zor olabilir.
27 Aralık 2019
İnsan hayattan ne bekler ki;
Kimi ölene kadar seveceği bir eş ve çocuklar..
Kimi bir tag'ın altında tek başına, omuzlarında sadece parasını korumanın getirdiği bir yük..
Kimiyse binlerce anılar biriktirdiği kaybettiği kişinin, o değil de ben olsaydım diyebilmeyi...
"Belki de az, hayat ve ölüm kadardır!"
Kimi ölene kadar seveceği bir eş ve çocuklar..
Kimi bir tag'ın altında tek başına, omuzlarında sadece parasını korumanın getirdiği bir yük..
Kimiyse binlerce anılar biriktirdiği kaybettiği kişinin, o değil de ben olsaydım diyebilmeyi...
"Belki de az, hayat ve ölüm kadardır!"
24 Aralık 2019
“Ruhumuz ve bedenimiz, atalarımızda da olan bireysel öğelerden oluşur. Bireyin ruhundaki yenilik, çok eski öğelerin sonsuz değişimlerinden biridir. Bu nedenle ruhun ve bedenin yoğun bir biçimde tarihsel nitelikleri vardır ve bunlar bir varlık dünyaya geldiğinde, kendilerine bu yeni şeyin içinde doğru dürüst bir yer bulamazlar, yani atalarımızdan gelen nitelikler bu yeni şeyle tam uyum içinde değildirler. Günümüz ruhu çağdaş olduğunu savunsa da, insanoğlunun ne Ortaçağ’la ne Antik Çağ’la ve ne de ilkellikle işi bitmiştir. Buna karşın, bizi köklerimizden uzaklaştırdıkça artan bir gelişme seline kendimizi kaptırdık gidiyoruz. Çoğu zaman, geçmişten kopmak, geçmişi yok etmek demektir. Böyle olduğunda, ileriye doğru gitmekten başka bir olasılık kalmaz. Oysa medeniyetimizin getirdiği hoşnutsuzluk, köksüzlüğümüzün ve geçmişle bağlantımızın yitmesinin sonucudur.”
16 Aralık 2019
Bir takım sözcükler var ki, hiçbir zaman iyi anlayamadım, günah sözcüğü gibi. Oysa insanların yaşama karşı günah işlemediklerini bildiğimi sanıyorum. Çünkü yaşama karşı bir günah varsa belki de bu günah, ondan umut kesmekten çok, başka bir yaşam umut etmek, bir de onun acımasız büyüklüğünden kaçmaktır.
10 Aralık 2019
‘Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim’, dedin
‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
‘bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.
Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.
09 Aralık 2019
Monoton giden hayata ve kuralsız insanlara tahammül edemem. Her yalnız kaldığım anda, bir şeyleri sorgulamaya başladığımda gerçeklerle yüz yüze gelirim ve hayatta en son isteğim gerçeklerle yüzleşmek. Gri bir şehir, kapalı bir hava bile direncimi kırar ve moralimi bozar. Sadece melankolik yetmiş beş promilli bir gece de, tümüyle yalnızken, unutulmuş ve kaybolmuşken, hiç bir şeye yararımın kalmadığı anda kendimi bulurum. Bu bazen huzur verir bazense hayatın tüm yükünü omuzlarımda hissettirir.
06 Aralık 2019
02 Aralık 2019
Bazen bir okur, okuduğu kitapta, bir seyirci sinema da, yahut tiyatro da kendi deneyimindeki yaraları kapatmaya çalıştığı için o an'a ait olmayı ister. Yani bir anlamda yitirmiş olduğu, zamana kaydettiği anı kovalar. Bu nedenle, huzursuzluk ve iletişimsizlikle yaşadığı çağdaş hayatın yarattığı boşlukları doldurmayı umar.
11 Kasım 2019
Kendimize inancımız yokken, inananlara nasıl inanç bağlayabiliriz? İnanmak isteyip de inanamayanlarımızın başına neler gelecek? Peki, ne inanmak isteyen, ne de inanmaya gücü yetenler ne olacak?
Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı, elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum.
06 Kasım 2019
05 Kasım 2019
Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi
elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi
tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği
toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği
köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı
acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke
gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz
elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
01 Kasım 2019
Tüm yapıp ettiklerimizle aramızdaki mesafe, aslında bunların yarattığı iktidarın ne kadarından vazgeçebildiğimizin mesafesidir. Hayat aslında kalabalıkmış gibi görünüyor ama çok izole yaşıyoruz ve yalnızız. Her şeyden haberdarmışız gibi davranıyoruz ama çok da yalnız ve çaresiziz aslında. Biz İstanbul’da küçük kasabalarda, küçük şehirlerde yaşıyoruz aslında. Aslında hatırlamak, ayıklamaktır. Belleği diri tutmak da ahlâkî bir seçim aslında. Utanmayı kaybetmek aslında kişinin kendine olan saygısını kaybetmesidir.
31 Ekim 2019
30 Ekim 2019
Neden kötü şeylere de veda etmiyorsun?
Kendini boşlukta hissettiğin onca zamana veda et. "Evet" yerine "hayır" cevabı aldığın onca zamana.
Bütün yaralara berelere, bütün gönül yaralarına...
Gerçekten yapmak istediğin her şeye son bir kez veda et...
Çünkü bu iyi bir şey...
Ve iyi şeyler her zaman seni bekliyor olacak.
Kendini boşlukta hissettiğin onca zamana veda et. "Evet" yerine "hayır" cevabı aldığın onca zamana.
Bütün yaralara berelere, bütün gönül yaralarına...
Gerçekten yapmak istediğin her şeye son bir kez veda et...
Çünkü bu iyi bir şey...
Ve iyi şeyler her zaman seni bekliyor olacak.
22 Ekim 2019
İnsan yalnızca bir insanı veya bir şeyi seviyor ve etrafındaki başka her şeye ilgisiz kalıyorsa sevgisi sevgi değil, genişletilmiş bencilliktir. Sevginin herhangi bir şeyi sevmenin sınırı yoktur. Bir insanın sevgisi ne kadar çeşitliyse o insan o kadar samimi o kadar güçlüdür. İnsanı, hayvanı, doğayı seven sizi daha samimi sever.
17 Ekim 2019
Gelişmemiş 3.dünya ülkelerinden birinde ikamet ediyorsanız eğer bazı durumlara alışmanız gerek. Örneğin; duyarlılık seviyeniz o coğrafyaya ait insanlardan bir kaç gömlek altta olmalı. Zira delirmek içten bile değil. Kuralsızlık, saygısızlığı peşinden sürüklüyor. Olması gereken standartlar sıra altı kişilere garip geliyor. Bu durum azınlıkların yaşam standardını daha da zora sokuyor. Benim gibi!
14 Ekim 2019
Aynı rüyaları sık sık görmeye başladığında, aynı güne uyandığın anı fark ettiğin de dipsiz bir kuyu gibi kısır döngüyle geçer zaman. Zaman insanı bazen iyi etse de, yaranın izi kalmıştır bir kere. Her gidenin dönmediği gibi, her yaranın iyileşmediği gibi...
Bazen umutsuzluk insanı küllerinden yaratabilir. İnanmak dediğin trajedi tam da bu!
İnsanın yaşamı boyunca en uzun süren mücadelelerinden biri de, hislerinin ayrımına karşı başlattığı apansız mücadeleler. Kalbin ve beyin, hayal gücü ve gerçeğe yansıttığı bir muhakeme ayrımı...
Bedenlerimiz her ne kadar birbirine benzese de fikirlerimiz bambaşka. Her coğrafya da ayrı bir kültür, her din de farklı bir inanış. Maneviyat dediğimiz olgu insanı hayata bağlıyor. Düşünmenin ve hissetmenin bir maneviyat olduğunu gibi. Zira hissetmek, dokunmak da manevi bir an’a ait.
11 Ekim 2019
İnsanlar ve hayvanlar arasındaki en büyük farklardan biri de; hayvanların coğrafi sınırlar üretmemesi. Tek amaçları güvenli bölgelerinde yaşamak istemeleri. İnsanların ise devamlı hegemonya içinde olup daha geniş alanlara sahip olma hissi. Hangimiz daha doyumsuz? İnsan mı? Hayvan mı?
Tabi ki sahip olduğuyla yetinmeyi bilmeyen insanoğlu.
08 Ekim 2019
07 Ekim 2019
03 Ekim 2019
26 Eylül 2019
Hayat; ektiklerimiz ve biçtiklerimizin bize sunduğu kadar. Önce her şeye sahip oluruz. Her yıla bir ağaç dikeriz. Sonra bir rüzgar çıkar ve zamanı yanına alarak bu düzeni bozar. En sevdiğimiz ağaçları yıkar. Yıkılan sadece zaman değil aslında, gölgesinde zaman geçirdiğimiz dost dediklerimizin birer birer çekilmesi..
Bundan böyle alnındaki derin çizgiler ile güne başladığında yaşlanmanın ve pişmanlıklarının silueti yansır aynaya.
16 Eylül 2019
06 Eylül 2019
"Dünyadan, memleketinden, insandan
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
'Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin,
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak"
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
'Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin,
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak"
03 Eylül 2019
Bazı kadınlar kendilerine âşık olan erkeklerle birlikte olur. Bir iyilikseverlik. Sevgiye verilmiş insani bir karşılık. Hayır diyememenin ikiz kardeşi. Böyle kadınların âşık olduğu erkekler ise uzakta ve erişilmezdir. Çünkü her iyiliğin kendine acı çektirmek gibi bir bedeli vardır. Ve kadınlarla ilgili her genelleme bir kahkahayı hak eder. O halde gülelim!
28 Ağustos 2019
Beynin bilgiyi değiştirdiğini ve bunu bizden habersiz yaptığını bir kez kabul ettikten sonra çizimle ilgili sorunlar netleşir ve gerçekten "dışarıda," gerçek dünyada olan şeyleri görmeyi öğrenmek ilginç bir hal alır. Bu algısal fenomenin normal yaşantısı için gerekli olduğunu bilin. Gelen verinin karmaşıklığını azaltır ve istikrarlı kavramlara sahip olmamızı mümkün kılar.
22 Ağustos 2019
Güzel olan
Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
Erimek yarını olmayan zamanlarda
Durdurmak bir yerde bütün saatleri
Bütün kuralları kırıp parçalamak
Sonra varmak o yerlere
Mevsimlere dur demek
Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
Delicesine içmek
Ve unutabilmek her şeyi ansızın
Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
Güzel olan
Sevmek seni Tanrılar gibi
Seninle Tanrılaşmak...
Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak
Erimek yarını olmayan zamanlarda
Durdurmak bir yerde bütün saatleri
Bütün kuralları kırıp parçalamak
Sonra varmak o yerlere
Mevsimlere dur demek
Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara
Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak
Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere
Delicesine içmek
Ve unutabilmek her şeyi ansızın
Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin
Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak
Güzel olan
Sevmek seni Tanrılar gibi
Seninle Tanrılaşmak...
21 Ağustos 2019
16 Ağustos 2019
08 Ağustos 2019
"Ağaçlardaki Yıllık halkalar, öncelikle ağaçların yaşını belirlemek için kullanılır. Fakat bu yıllık halkalardan daha birçok bilgi elde etmek mümkündür.
Çığ gibi doğa olaylarında yuvarlanan kayalar, ağaçlara çarparak yara meydana getirir. Çığ nedeniyle oluşan yaralar, yıllık halkalarda izler bırakır. Ağaçta meydana gelen yara kapatılmaya çalışılır ve odun üretilir. Sonra yaradan alınan kama şeklindeki bir kesitten alınan halkalar sayılarak çığın meydana geldiği tarih belirlenmiş olur."
Yaşanmışlıklar, geçmiş sadece insana özgü değil. Doğa'nın da bir hafızası ve bunu kanıtlayan izleri var.
07 Ağustos 2019
31 Temmuz 2019
23 Temmuz 2019
15 Temmuz 2019
08 Temmuz 2019
İnsana ait olan her şey, bir süre sonra o kişinin adeta üzerine yapışır. Binlerce küçük ataçla köşesinden tutturulmuşçasına; böyle durumlarda yardımı dokunabilecek tek şey araya uzaklıklar, mesafeler koyabilmektir. Zira uzaktan bakmak her şeyi değiştirebilir. Aynı yolu kısaltadabilirsiniz, uzata da bilirsiniz. Ancak dışarıdaki uzaklık, iç dünyamızdaki bir uzaklaşmaya sebebiyet verebilir.
01 Temmuz 2019
Bağlanmak size özgürlük kazandırır çünkü önemsiz ve geçici olan şeyler artık aklınızı çelmez. Bağlanmak size özgürlük verir ve dikkatinizi, odaklanma yeteneklerinizi bilir, sizi sağlıklı ve mutlu yapacak olan en verimli şeylere yönelmenizi sağlar. Bağlanmak bir şeyleri kaçırıyor olma korkularını dışlayarak karar vermeyi kolaylaştırır; elinizde olanın sizin için yeterince iyi olduğunu biliyorsanız, neden daha ve daha fazlasını kovalayarak stres içinde kalacaksınız? Bağlanmak bilerek az sayıda önemli amaca odaklanmanızı sağlar, böylece daha başarılı olursunuz.
25 Haziran 2019
17 Haziran 2019
14 Haziran 2019
Çoğu insan aldıkları her karara zarın tek bir atılması gibi bakar. Yaşamın hiç bitmeyen bir zar atma dizisi olduğu gerçeğini düşünmüyorlar. Zar atma başına çok kaybedilen bir strateji, aslında uzun vadede sizi büyük bir kazanan yapabilir...
Evet, zar oyununu kazandıklarından daha fazla kaybedeceksin. Ancak kazandığınızda kazancınız, kazancınızı kaybedecek kadar kayda değer bir bahis haline getirecektir.
Doktorların bulgularına göre; Her hastalığın temelinde stres olduğu yatmakta. Stres yüklü bir hastanın kan değerlerini incelediklerinde gördükleri hastalık oranları, 80 yaşındaki Alzhemier’lı bir hastanın kan değerleri ile karşılaştırdıklarında Alzhemier’lı olan hastanın değerlerinin yeni doğmuş bir bebek gibi normal olduğu görülmüş. Dolayısıyla en iyi tedavi yönteminin unutmak ve geriye dönüp hiçbir şeyi hatırlamamak olduğu saptanmış.
11 Haziran 2019
03 Haziran 2019
30 Mayıs 2019
29 Mayıs 2019
"Seni bekleyen Kapılar var. Şu küçücük diye tabir ettikleri ama uçsuz bucaksız olan Dünya’nın her yerinde.
Buenos Aires’te sarıya, Kahire’de yeşile, Marakeş’te maviye, Tokyo’da siyah beyaza, Katmandu’da kırmızıya boyamışlar. Mumbai’da açık bırakmışlar… Tabi girmek isteyene hepsi açık. Görmek hissetmek, kafayı kaldırıp keşfetmek için. Aldığın nefesi daha değerli kılmak, tüm merdivenleri çıktıktan sonra dönüp baktığında ‘yaptım be’ diyebilmek için. Dünyayı yüzünde saklayamadığın bir tebessümle hatırlayabilmek için…
Biz de bir kapı açtık size. Paylaşalım keşfedelim, hayata keyif almak için geldiğimizi unutmayalım diye."
La Puerta. Bornova / İzmir
24 Mayıs 2019
10 Mayıs 2019
Sana en uzak taş...
Yol sensin dedi. Yol sensin, yetinme! Yoksa sen bir kaybedensin. İçindeki merdiveni bir tek sen çıkabilirsin. Her seferinde bir basamak… “ Peki yarın?” diye sordu... Öyle bir sordu ki cevap bekler bir hali yoktu. Saç diplerimden sırtıma, ayak parmaklarımın ucuna kadar sanki bir kartalın tüyü gezindi. Hipnozdan çıkmış gibiydim… Yutkundum. Ellerim uyandı hafif. Öylece ne kadar kaldım bilmiyorum. Müziği duymaya başladım. James’den “Tomorrow” çalıyordu.
Her yer kırmızıydı… Nar kırmızısı… Kırmızının böyle bir tonu olabilir mi? Oluyor işte… Mucize!
09 Mayıs 2019
07 Mayıs 2019
26 Nisan 2019
22 Nisan 2019
15 Nisan 2019
05 Nisan 2019
29 Mart 2019
Zamanın yavaş veya hızlı aktığını ancak doğru orantı kurduğumuz olaylarla anlayabiliriz. Fakat ışık için bu söylenemez. O zamandan hep önde gider.
Ta ki çok hızlı bir şekilde seyahat ederseniz veya yer çekimi dünyadan daha güçlü olan bir başka gezegene yerleşirseniz, zaman ve ışık sizin için diğer insanlara göre daha yavaş akmaya başlar.
Kıymetli olan zaman mıdır? yoksa ışık mı?
Işık zamandan daha yavaş ilerlediği gün evrenin dengesi belki değişebilir. Bilim insanlarına göre bu bir teori. Konumuzun bununla ne ilgisi mi var?
Kaçırmamamız gereken zaman ve hissetmemiz gereken bir gün doğumu ve gün batımı ışığı var. Kapalı duvarlar ardından çık ve en iyi zamanı en iyi ışıkla buluştur.
28 Mart 2019
Ormana her girdiğinizde ormanın bilincinden, ormandaki tüm canlılardan izin isteyin. Çünkü bizler iradeli varlıklar olarak bu dengede kaosa sebep olabiliriz. Bunun için izin istemek, doğayla bütünleşmenin ve doğaya – dolayısıyla kendinize – saygı duyduğunuzun niyetidir. Niyet, ruhsal olarak bir yola girmeden önce kapıyı açan temel anahtardır. İzin almaktan kastım şu, ormandan aldıklarınıza karşılık (bitki, çiçek vs.) ormana bir tohum ekin ya da bir bitki dikin. Bir şeyler alacaksanız bir şeyler vermeniz gerektiğini unutmamak önemlidir. Çünkü bu doğanın ve evrenin denge yasasının bir tezahürü ve gerekliliğidir.
21 Mart 2019
“Dünyayı sonuna kadar ödemek… Çalışarak, kitapların, türlü insanların. Doğanın macerasına katılarak, yoksul, acı çekerek ödemek. Ama dünyayı sonuna kadar ödemek. İliklerine kadar bütün yoğunluğuyla ödemek. Kırk yıllık yolda yaprak kımıldasa, yüreğinin başında duyarak, dünyanın acısına, sevincine katılarak ödemek.”
15 Mart 2019
08 Mart 2019
bir de bakmışsın ki ben gelmişim..
böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer
bil ki varmışım yani..
yüreğim sakınır, gözüm seğirir,
olur da, olur da susmuşsam yani,
giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse,
ve en karasındaysa gün,
bil ki kavuşmuşum yani..
o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım,
İki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
Hasretle
Selam ederim
böyle dilim susar da, elim, elim dokunmaz olursa eğer
bil ki varmışım yani..
yüreğim sakınır, gözüm seğirir,
olur da, olur da susmuşsam yani,
giyindiğin çiçeklerinin ardı da teninse,
ve en karasındaysa gün,
bil ki kavuşmuşum yani..
o mağrur gözlerinden öperim, sarılırım,
İki gözümün çiçeği
gözünü seveyim, iyi bak kendine
Hasretle
Selam ederim
06 Mart 2019
Maalesef eskisi gibi karşılık bulduklarını söylemek zor. Zamanın gerekliliği kisvesi altında, her gün yeni bir vasıfsızlığın yüceltildiğine şâhit oluyoruz. Sanki kibir bir özgüven emâresi, tevâzu ise yetersizlikmiş gibi gösterilmeye çalışılıyor. Hakîkî meziyetlerden böyle uzaklaştıkça, münferit mutsuzluklarımıza daha da mahkûm oluyoruz.
28 Şubat 2019
27 Şubat 2019
Babamın hastalığının ilerlediği ve yatağa bağımlı olmaya başladığı günlerde, daha çok, hayat ve ölüm üzerine konuşuyorduk. İşin doğrusu, bu bahisleri özellikle ben açmaya gayret ediyordum. Yakında kaybedeceğimi bildiğim bir insandan, şimdiye kadar edindiği deneyimler ve tespitlerle ilgili bir “yaşam tüyosu” almaya çalışıyordum aslında. Bunca yıldan sonra, paylaşmak istediği bir şeyler olmalıydı, değil mi? Hayata, dünyaya ve yapacaklarıma dair bir şeyler, öneriler, birkaç ipucu belki.
“Baba, “hayatın nasıl geçti” diye sorsalar sana, ne söylerdin mesela, nasıl anlatırdın yaşadıklarını, geçen ömrünü?” diye sormuştum bir gün.
“Gece yarısı, ıssız bir tarladan, tek başıma geçmiş gibiyim oğlum” demişti.
Yollara Atılan Taşlar Bahane - Ercan Kesal
25 Şubat 2019
22 Şubat 2019
- Hayat o kadar kısa ki, birisinden nefret ederek vakit harcama.
- Kimse ama kimse, kendini çok ciddiye almamalı!
- Kredi kartlarını her ay düzenli öde.
- Her tartışmayı kazanmak zorunda değilsin. Bazen kabul et, gitsin.
- Birisinin omzunda ağlamak, yalnız ağlamaktan daha iyi gelir.
- İlk maaşından itibaren, emeklilik için para biriktirmeye başla.
- Konu çikolata olunca, direnmek gereksizdir. :)
- Geçmişinle barış ki, geleceğini zehir etmesin.
- Çocuklarının seni ağlarken görmesinde sorun yok.
- Hayatını, başkalarının hayatıyla ile kıyaslama. Hangi koşullardan geçerek buraya geldiklerini bilemezsin.
- Eğer ilişkinin bilinmemesini istiyorsan, o ilişki içinde olmamalısın.
- Mutlu bir çocukluk yaşamak için hiç bir zaman geç değil. Yeniden çocukluğunı yaşamak tamamen sana bağlı ve kimse de karışamaz!
- Hayatta neye tutku duyuyorsan peşinden gitmeli ve bu yolda ‘hayır’ı bir cevap olarak kabul etmemelisin.
- Güzel mumlarını yak, güzel çarşaflarını ser, çeyizindeki yemek takımını kullan. Özel günleri bekleme, bugün gayet de özel!
- Mor giymek için daha da yaşlanmayı bekleme, eksantrik olmanın tam sırası!
- Çok kötü olaylardan sonra şöyle düşün: “5 yıl sonra bu olayın bir önemi olacak mı?”
- Herkesi ve her yapılanı bağışla.
- Başkalarının, senin hakkında ne düşündüğünden sana ne!
- Ne demişler; zaman her şeyin ilacı! Zaman ver.
- Durum ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun, değişecek.
- Hasta olduğunda işin sana bakmayacak, arkadaşların bakacak. Bağlarını koparma, dostlarına zaman ayır.
- Çocuğunun, tek bir bebeklik dönemi var, değerini bil, unutulmaz kıl.
- er gün mutlaka dışarı çık, mucizeler her yerde!
- Hayatı çok fazla sorgulama, harekete geç ve gerekeni şimdi yap.
- En iyi şeyler henüz gerçekleşmeyenler, umudunu kaybetme.
- Ne yapacağını bilemediğinde derin bir nefes al, iyi gelecektir.
19 Şubat 2019
Travma insan hayatının her alanında her yaşına nüfuz eden bir olgu. Kurbanları sadece askerler, taciz ve suistimal kurbanlarından ibaret değil.
Bir çok insan travmatize olmuştur. Travma, oluşumu ve sonuçları açısından geniş çaplıdır. Bilinç altımızın derinliklerinde saklanır. Bir işaret fişeği ile harekete geçer.
16 Şubat 2019
11 Şubat 2019
Dinlerin ve ölümden sonra yaşamla ilgili iddiaların dünyanın en uzun süredir devam eden sahtekarlık hikayesi olduğuna inanıyorum. Bunların bir amacı var; dini liderlere rahat bir yaşam sunuyor ve insanların ölüm korkularını hafifletiyorlar. Ama bir bedeli de oluyor; çocuksulaşıyoruz, doğal düzeni görmemiz engelleniyor.
10 Şubat 2019
01 Şubat 2019
31 Ocak 2019
24 Ocak 2019
22 Ocak 2019
Büyük şehirlerin, kalabalık nüfusların en büyük sorunu özgürlük alanları. Daha doğrusu bize ayrılan geniş alanların her geçen gün yok olması. Her boşluğa yapılan bir konutun, bir plazanın özgürlük alanlarımızdan biraz daha çalıyor olmasıydı.
Beton'a olan sevgi; size daha düz, estetik ve pürüzsüz zeminler sağlayabilir, fakat asla yaşamamız için gerekli olan oksijeni üretemez. Aksine üreten doğayı da yok eder.
21 Ocak 2019
16 Ocak 2019
Para bir araç. Kullanmayı, kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenmenin önemli olduğunu öğrendim. Güven ise bir duygu. Çoğunlukla ilişki kurmaya yarıyor ve en az iki kişi ya da iki taraf gerektiriyor. Güvenle ilgili en kritik şeyse bir sürece bağlı olması çünkü ancak zamanla oluşabiliyor. Bozulmasıysa tersine. Ne süreç ne uzun bir zaman; şıp diye. Bir şeyin oluşmak için bunca zaman gerektirirken bozulmasının saniye süresinde olabilmesi çok garip...
15 Ocak 2019
10 Ocak 2019
04 Ocak 2019
Bu yaz, Engin'e bir şey için kızdım. Kendimce küstüm yani. O ne yapsa, oralı olmuyorum falan. Neyse yukarı çıktı, yatağa yattık. O böyle, "hadi gel barışalım" der gibisinden kolunu uzattı, "omzuma gel" demeye getirdi. Eski Gülriz gitmezdi.
Ama bugünkü Gülriz olarak düşündüm, nasıl olsa beş gün sonra gideceğim o omuza. O omuz, benim hayatta kendimi en huzurlu hissettiğim yer. Birden, neden vakit kaybedeyim ki? dedim, hemen gittim sarıldım. Gençliğimde böyle değildim.
Varsa söylenecek sözün, açarsın perdeni, söylersin sözünü...
Ama bugünkü Gülriz olarak düşündüm, nasıl olsa beş gün sonra gideceğim o omuza. O omuz, benim hayatta kendimi en huzurlu hissettiğim yer. Birden, neden vakit kaybedeyim ki? dedim, hemen gittim sarıldım. Gençliğimde böyle değildim.
Varsa söylenecek sözün, açarsın perdeni, söylersin sözünü...
03 Ocak 2019
“Doğanın yarım bıraktığını sanat tamamlar, der simyacılar. Ben, yani bir insan, gizli bir yaratıcılıkla, dünyaya nesnel bir varoluş katarak, ona kusursuz damgasını vurmuştum. Böyle bir davranışı ancak yaratıcı yapabilir denir. Oysa böyle dersek yaşamı, en ince ayrıntısına dek ayarlanmış ve daha önceden saptanmış kurallara göre işleyen bir makine gibi görürüz. Saat gibi işlediğini düşünürsek, insanın, dünyanın ve Tanrının trajedisi bu tablonun dışında kalır ve yeni ufuklara yol açacak yeni günler doğmaz. Geriye de, tasarlanmış, can sıkıcı bir işlemden öte bir şey kalmaz.”
02 Ocak 2019
Aidiyetsizlik
Kendimi hiç ait hissetmediğim mekanlar, mahalleler, insanlar, ilişkilenmeler... Bir zamanlar bütün hayatımı kaplıyormuş. Ne acayip... Ve hissini hala çok net hatırlıyorum. Uzaya gönderilmiş hayvanlar oluyor hani. Onlar gibi. Sabit hissettiğim koskoca boşluk ve baz mutsuzluk. Başka bir olasılığı da bilmediğimden hayat böyle bir şey sanıyordum o zamanlar, tabii bu mevzuyu daha da zorlaştırıyordu :)
Bir roketin içine yavru bir keçi koymuşlar, uzun yıllar pencereden uzay boşluğuna bakmış gibi düşünün. Sonra bir yol bulmuş fıymış. E tabi yaralanmış, türlü türlü zorlanmış. Gel gelelim bir şekilde, yıllar içinde iz sürmeyi öğrenmiş, kendine has güçlerini, becerilerini keşfetmiş. Bu sayede yepyeni şeyleri, hayatın başka başka hallerini yaşayabilmeye başlamış.
Mesela: Çok mutlu bir yalnızlığı, başka keçileri ve hatta sürüyü! Onu gözeten, birlikte bir şeyler yapabildiği bir topluluğu, onu besleyen ve canlı olduğunu hissettiren, özgür olabildiği bir yaşam alanı olmuş.
Bunlar muhteşem şeyler! Bu yüzden yeni yılın bu ilk günü sizlere “aitlik” diliyorum. Her neresiyse yeriniz ve sürünüz, ona yaklaşın dilerim. Ve tabii bulmaya dair yollar, maceralar ve beraberindeki bütün zorlukları ve güzellikleri taşıyabilme gücüyle beraber.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)