28 Ağustos 2017

Üç Beş Kişi

16. yüzyılın başları, bir yanda bir padişah istanbul surları içinde kapandıkça kapanan... öte yanda kırsal kesimde telleri düzen tutmayan, kolları omuzundan kesilmiş, benzi soluk, döğülcek çorbasını bal eyleyenler...

21 Ağustos 2017

Ve dünyanın bütün şehirleri onların olsun. Tek sana yakın olayım..

15 Ağustos 2017

Bir kurtulalım hele tüm asalaklardan,
nasıl seveceğiz birbirimizi, şiirler okuya okuya!
Çekip gidince soyguncular, bir başka dünya kuracağız.
Yaşamak neymiş, yaşamak, sen o zaman gör bak..!



14 Ağustos 2017

Bu aklına gelince ve bununla birlikte geçmiş de aklına gelince ve çok süratli gelince, gözleri doldu. Çünkü bir şeyin düşünce olabilmesi için makul bir sürenin geçmesi lazım. Aniden akla geliveren ve düşünceye dönüşmek için kafi zamanı bulamayan şeyler, basınç değişikliğinin tesiriyle (bizim problemimizde basınç aniden düşüyor, sıcaklık ise sabit) ne olur, sıvı hale geçer ve gözyaşı olarak akar bunu herkes bilsin. Bu böyledir. Gözlerini sil.
Dizler, bırakma, teslim olma ve geri çekilme kapasitemizi simgeler. Çünkü dizler sadece geriye hareket eden eklemlerdir. Dizlerimizdeki acı, hayatımızda yaşadığımız ve kabul etmekte zorlandığımız olayları temsil eder. Dolayısıyla da iyileşme süreci psikolojik iyileşmeyle de paralel gider.
Fikir ve duygularla oynamak bana her zaman olabilecek en güzel yazgı gibi geldi. Bunu mümkün olduğunca gerçekleştirmeye çalışıyorum.
Kuş olsun,
İnsan olsun,
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı...