26 Eylül 2019

"Coğrafya insanın kaderidir" doğduğun yeri belirleyemezsin ama doyacağın yeri seçmek senin elindedir. En azından güneşin 1 saat 15 dakika da doğduğu topraklarda bu ışığa şahitlik etmekte bir umut. Işıkta bir an'a ait. Aşk gibi...
Hayat; ektiklerimiz ve biçtiklerimizin bize sunduğu kadar. Önce her şeye sahip oluruz. Her yıla bir ağaç dikeriz. Sonra bir rüzgar çıkar ve  zamanı yanına alarak bu düzeni bozar. En sevdiğimiz ağaçları yıkar. Yıkılan sadece zaman değil aslında, gölgesinde zaman geçirdiğimiz dost dediklerimizin birer birer çekilmesi.. 
Bundan böyle alnındaki derin çizgiler ile güne başladığında yaşlanmanın ve pişmanlıklarının silueti yansır aynaya.
Elini kalbine götürdü, burası var ya dedi taşa, toprağa gerek kalmadan insanın gömüldüğü tek yer...

23 Eylül 2019

16 Eylül 2019

Evrendeki en bol iki elementin, hidrojen ile helyumun, aynı zamanda en hafif iki element olması her şeyi açıklıyor zaten. Böyle hafif bir evrende anlam ne arasın? Anlam ağırdır...Dibe çöker. Falcılar bu nedenle kahvenin telvesine bakarlar.
Varlıkları, nesneleri ne kadar içselleştirirsek onlara ait olma duygusu da orada başlıyor. Bir yere ait olma hissi insana güvenli alan hissi verir ve korkmaz. İlk gördüğü yer, gitme telaşı, heyecanı ait olmadığı yerden bazen korkması, bazense oraya ait olduğunu kabullenmeyle başlar.

06 Eylül 2019

"Dünyadan, memleketinden, insandan
umudum kesik değil diye
İpe çekilmeyip de
Atılırsan içeriye,
Yatarsan on yıl, on beş yıl
Daha da yatacağından başka,
'Sallansaydım ipin ucunda
Bir bayrak gibi keşke''
Demiyeceksin,
Yaşamakta ayak direyeceksin.
Belki bahtiyarlık değildir artık,
Boynunun borcudur fakat,
Düşmana inat
Bir gün fazla yaşamak"

03 Eylül 2019

Bazı kadınlar kendilerine âşık olan erkeklerle birlikte olur. Bir iyilikseverlik. Sevgiye verilmiş insani bir karşılık. Hayır diyememenin ikiz kardeşi. Böyle kadınların âşık olduğu erkekler ise uzakta ve  erişilmezdir. Çünkü her iyiliğin kendine acı çektirmek gibi bir bedeli vardır. Ve kadınlarla ilgili her genelleme bir kahkahayı hak eder. O halde gülelim!
Büyümek; biraz ziyan olmak, biraz da hayat sarmalının içinde kaybolmakmış.
Acıdan beslenmek ve bu kısır döngüyle yaşamak ise bu durumu fark edip  daha da trajik hale getirmekmiş.