11 Kasım 2019

İnsanın işlevi yaşamaktır, sadece var olmak değil. Harcamayacağım günlerimi onları uzatmaya çabalayarak. Kullanacağım her anını zamanımın.
Kendimize inancımız yokken, inananlara nasıl inanç bağlayabiliriz? İnanmak isteyip de inanamayanlarımızın başına neler gelecek? Peki, ne inanmak isteyen, ne de inanmaya gücü yetenler ne olacak?


Bilgi istiyorum, inanç değil, varsayımlar değil, bilgi. Tanrı, elini bana doğru uzatsın, kendini açığa vurup benimle konuşsun istiyorum.
Gün yüzü görmeyen ruhlarımız her geçen gün mayalanmaya devam ediyor. Her geçen gün yıpranan, delik deşik olan umutlarımız ve hayallerimiz ise biraz daha eskirken, günün sonunda heybemizde bom boş bir yüzleşme kaçınılmaz oluveriyor.
"Umut fakirin ekmeği" değil artık!
"İnsanın ettiği kötülük yaşar ardından; iyilikleriyse toprağa girer kemikleriyle."

06 Kasım 2019

Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Burda yalan para eden biricik iştir,
Burda her şey bir yapmacık, bir gösteriştir.

05 Kasım 2019

Birlikte öğrendik seninle
avcumuzda yüreği çarpan
kuşa sevgiyi

elele duyduk kumsalda denizin
milyon yılda yonttuğu
taşa sevgiyi

tırtılları tanıdık seninle baharda
tırtılken daha sevmeyi öğrendik
sevgiden üreyen kelebeği

toprağı evimiz gibi sevdik seninle
birlikte sevdik kuru toprakta
ev küren köstebeği




köstebeğinden toprağına taşına
tırtılından kelebeğine kuşuna
elele sevdik bu dünyayı

acısıyla sevinciyle sevdik
yazıyla kışıyla sevdik
köy-köy ülke-ülke

gökler gibi sardı dünyayı
yağmur gibi sızdı dünyaya
dünya kadar oldu sevgimiz

elele büyütüp elele derdik
elele derip insana verdik
verdikçe çoğalan sevgimizi
İnsan kaybolmak ister çünkü. Bakma sen söylediklerine, insan kendini feda etmek ister. Bir acıda, bir sevinçte, bir kavgada, bir hikayede erimek ister. Başka türlü katlanamaz aslında kendine.

01 Kasım 2019

Tüm yapıp ettiklerimizle aramızdaki mesafe, aslında bunların yarattığı iktidarın ne kadarından vazgeçebildiğimizin mesafesidir. Hayat aslında kalabalıkmış gibi görünüyor ama çok izole yaşıyoruz ve yalnızız. Her şeyden haberdarmışız gibi davranıyoruz ama çok da yalnız ve çaresiziz aslında. Biz İstanbul’da küçük kasabalarda, küçük şehirlerde yaşıyoruz aslında. Aslında hatırlamak, ayıklamaktır. Belleği diri tutmak da ahlâkî bir seçim aslında. Utanmayı kaybetmek aslında kişinin kendine olan saygısını kaybetmesidir.
Özgürlük dediğin sadece demokratik haklarını kullanmak, bu süreçlerin parçası olan oluşumların içinde olmak değil; her ne olursa olsun tüm düşünceleri, hayatları sorgulamayı ve yaşadığımız topluluklara nasıl katkı sağlanmasını gerektiğini bireylere aktarmaktan geçiyor.