16 Ocak 2020

sana düşman, bana düşman,
düşünen insana düşman
vatan ki bu insanların evidir,
sevgilim, onlar vatana düşman

13 Ocak 2020

Ne zaman ki içindeki hakikati keşfetmek için bir şeyler yaparsan, o zaman özündeki benliği bulacaksın. Ta ki canın yanınca, ta ki en büyük acıya kavuşunca... Farklılıklarındaki algılama biraz gözlemle, biraz da birinin sana dokunmasıyla ortaya çıkacak. Bu durumun en can sıkıcı kısmı da seni dibe çeken bir el tarafından olması..

08 Ocak 2020



Koca bir kıta yanıyor!!!
6 milyon hektar alan (İstanbul’un 12 katı)
500.000.000 hayvan (yarım milyar) (bazıları nesli tükenmek üzere olan)
25 insan YOK OLDU.

Bizler ise, elimizde karton bardaklı plastik kapaklı kahvelerimiz ile #yanıyoruz #kahroluyoruz yazdık, karbon salınımından, Kyoto protokolünden, Paris anlaşmasından bir haber, İKLİM KRİZİ değil de, iklim değişikliği olarak kabul ettik yaşlı dünyamızın bu halini.

Aşırı ısınan dünya sebep oluyor bu yangınlara, eylül ayından beri yanıyor Avustralya, ondan önce Brezilya.
İklim değişikliği değil İKLİM KRİZİ neden oluyor tüm bunlara, buzulların erimesi, devletlerin karbon salınımına dikkat etmemesi, yeraltı fosil yakıtlarının orada kalmayıp fabrikalarda kullanılması sebep oluyor. Senin benim bilinçsizce tüketmemizden oluyor, sera gazlarından. İnsan eli ile yok edilen bir düzen de, küresel ısınma tanımının hafif kaldığı bir yok oluş zamanındayız. En büyük zararını insan olarak bizlerin göreceği.

03 Ocak 2020

Orta Anadolu; zamanın adeta durduğu bir coğrafya. 
Ruhunuzu köreltede bilir, iyi de edebilir. Bu topraklarda Devramber'ler bile size yüzünü dönmeyebilir... Ne beklediğinize bağlı.
Büyük bir metropol de doğup büyüdüyseniz eğer küçük coğrafyalardan beklentinizde az olmalı. Ancak ruhunu onarmak isteyen birey tam da bu şehirlerde nefes alır.
Zaman ve mekan sıkıştıysa, kaçış yolu da daralır.

01 Ocak 2020

Gülümse, sev, yaşa, ağla, sendele, kendi yaralarını deneyimle. Evet evet deneyimle! İyiyi gördüğün kadar, kötüyü de deneyimle. Bul dengeni. Hala nefes alabiliyorsun unutma. Bak şu an bir tane daha aldın. Hakkını ver her bir nefesin. Ancak anını değerli kılabildiğinde zemin hazırlayacaksın geleceğe ve ancak o anın değeri geçmişini, keşkelerini iyikilere dönüştürecek.
İyi senin için her ne ifade ediyorsa en derinlerinde olsun.
Bir ağaç gibisin. Savaşçı bir ağaç. Huzur için savaşan, belki de her yere köklerini savurmaya çalışıp büyüyememiş bir ağaç. Köklerini öyle doğru sal ki yeryüzüne, filizlerin, meyvelerin sana huzurun tadını hissettirsin. Çabalıyorsun, uğraşıyorsun birçok şey uğruna. Peki gerçekten “tam” olarak kendini veriyor musun o uğraştıklarına? Her şey hakkında fikrin olmak zorunda değil, bir ağacın kökleri uzanır mı ki her yere? Ne yapıyorsan “tam” yap, “öz” yap ki, filizlerin yeşersin, meyvelerin sana huzur versin.
İşte o zaman savaş yerini barışa, iç barışa bırakacak.

27 Aralık 2019

İnsanı hayatta tutan en büyük manevi değer umut.
Yaşama umudu..
Umut ettiği zaman insan, birini sevebiliyor, hayal kurabiliyor, kendine hedefler koyabiliyor. Bunlara biraz yaklaştığında hayata tutuna biliyorsun.
İnancı kalmamış insanı ise ancak rasyonel bir değerle ayakta tutabilirsiniz. Bu umut etmekten daha zor olabilir.
İnsan hayattan ne bekler ki; 
Kimi ölene kadar seveceği bir eş ve çocuklar..
Kimi bir tag'ın altında tek başına, omuzlarında sadece parasını korumanın getirdiği bir yük..
Kimiyse binlerce anılar biriktirdiği kaybettiği kişinin, o değil de ben olsaydım diyebilmeyi...
"Belki de az, hayat ve ölüm kadardır!"

24 Aralık 2019

“Ruhumuz ve bedenimiz, atalarımızda da olan bireysel öğelerden oluşur. Bireyin ruhundaki yenilik, çok eski öğelerin sonsuz değişimlerinden biridir. Bu nedenle ruhun ve bedenin yoğun bir biçimde tarihsel nitelikleri vardır ve bunlar bir varlık dünyaya geldiğinde, kendilerine bu yeni şeyin içinde doğru dürüst bir yer bulamazlar, yani atalarımızdan gelen nitelikler bu yeni şeyle tam uyum içinde değildirler. Günümüz ruhu çağdaş olduğunu savunsa da, insanoğlunun ne Ortaçağ’la ne Antik Çağ’la ve ne de ilkellikle işi bitmiştir. Buna karşın, bizi köklerimizden uzaklaştırdıkça artan bir gelişme seline kendimizi kaptırdık gidiyoruz. Çoğu zaman, geçmişten kopmak, geçmişi yok etmek demektir. Böyle olduğunda, ileriye doğru gitmekten başka bir olasılık kalmaz. Oysa medeniyetimizin getirdiği hoşnutsuzluk, köksüzlüğümüzün ve geçmişle bağlantımızın yitmesinin sonucudur.”

16 Aralık 2019

Bir takım sözcükler var ki, hiçbir zaman iyi anlayamadım, günah sözcüğü gibi. Oysa insanların yaşama karşı günah işlemediklerini bildiğimi sanıyorum. Çünkü yaşama karşı bir günah varsa belki de bu günah, ondan umut kesmekten çok, başka bir yaşam umut etmek, bir de onun acımasız büyüklüğünden kaçmaktır.