"Bazı insanları eğitemezsiniz. Kötülüklerini suratlarına vurunca sadece inkar etmez, sizden daha da nefret ederler. Onları görmezden de gelemezsiniz. Cezalarını hak etmişlerse hak etmişlerdir. Merhamet her zaman en doğrusu değildir, en güzeli ve en ahlaklısı da değildir. Size kötülük edenleri mazur görmek, onlara anlayış göstermek, onların içindeki şeytanı ancak besler, büyütür. Affetmek belki de o insana yapabileceğiniz en büyük kötülüktür."
03 Temmuz 2017
28 Haziran 2017
Bir mizahşöründe dediği gibi, her gün dünün aynısı gibi bu aralar.
Rüzgarı arkasına alan atlar, yaşama telaşı ile bir yerlere yetişmeye çalışan renkli yakalılar.
Duymak istediğimiz bir çift umutlu söz. Yalnızlığımıza ortak etmeye çalıştığımız bir dost kahkahası, bir sevgili öpüşü ise en büyük beklenti..
Hayatsa bir masal söylemi sanki..
Rüzgarı arkasına alan atlar, yaşama telaşı ile bir yerlere yetişmeye çalışan renkli yakalılar.
Duymak istediğimiz bir çift umutlu söz. Yalnızlığımıza ortak etmeye çalıştığımız bir dost kahkahası, bir sevgili öpüşü ise en büyük beklenti..
Hayatsa bir masal söylemi sanki..
21 Haziran 2017
Zamansal Paradoks
Bir gün bir yetimhaneye bir kız çocuğu bırakılır. Yetimhanedekiler bu çocuğa Jane adını verirler ve büyütürler. Jane, bir gün okulda Jim adlı bir adamla tanışır, aşık olurlar; fakat sonra tartışır ve ayrılırlar, ancak Jane hamiledir. Çocuğu doğurur ancak aynı akşam birisi hastaneye girip çocuğu çalar. Jane ise çok hastalanır ve tek çare olarak doktor, Jane'i kurtarmak için onu bütünüyle erkeğe çeviren bir operasyon yapar. Jane, Jim adını alır. Bir gün barda birisiyle kavgaya girişir ve dayak yer, barmen yanına gelir ve der ki, "Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?". Jim geçmişe gider ve orada Jane adlı bir kızla tanışır, aşık olur ama sonra ayrılırlar. Bir gün Jane' in bebeği olduğunu öğrenir, gizlice gidip hastaneden çocuğu çalar ve zaman makinesiyle daha da geçmişe giderek onu bir yetimhaneye bırakır. Daha sonra zaman geçer ve birkaç iş değiştirdikten sonra barmen olur. Bir gün dayak yiyen Jim ile karşılaşır ve yanında gidip der ki: 'Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?"
16 Haziran 2017
13 Haziran 2017
06 Haziran 2017
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
05 Haziran 2017
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için..
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
mavi kadifede bir yaldız zerresi yani,
yani bu koskocaman dünyamız.
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Şimdiden çekilecek acısı bunun,
duyulacak mahzunluğu şimdiden.
Böylesine sevilecek bu dünya
"Yaşadım" diyebilmen için..
26 Mayıs 2017
Var olduğuna inandığınız bir büyük varsa şu ahir hayatta, Tanrı'yla aranızı iyi tutun. Zira küçük yaşlarda talep ettiğiniz dilekleri büyüdüğünüzde misliyle verebiliyor. Fakat bir şeyi iyi hesap etmeniz gerek. Aynı dilekten birden fazla kez istemeniz, doyumsuzluk tanımını ortaya çıkarıyor. Anlam veremediğiniz bir bolluk halini alabiliyor. Üstelik bu hem maddi hemde manevi. Ben manevi ne istediysem Tanrı'dan vermiş olduğunu gördüm. Artık birbirimizi görmüyoruz. Ya benim isteklerimi yerine getiremeyecek olmasından dolayı karşıma çıkmıyor. Yada ben gerçekten çok istemiyorum. Fakat bir kaç isteğim olacak. Geçmişin hatırına bir el uzatman gerek. Paradokslu bir sabaha uyandım. İdare et Tanrım.
22 Mayıs 2017
Kendinden başka her şeye özeniyor bazen insan
üstelik yolken ve bunun farkında değilken
ne ki gerçek?
ittifakla eyvallah denilen yalan!
‘annem gibi konuşacak olursam
herkesin biraz mayası bozuk’
yola çıkan herkes bir süre sonra yol olur
ve başka yollar geçer üstünden
içinden yollar geçer
üstünden başka insanlar geçer
yolculuklara çıkan yol çiğnenir yıpranır
ölüp gidemez
hay lanet!
üstelik yolken ve bunun farkında değilken
ne ki gerçek?
ittifakla eyvallah denilen yalan!
‘annem gibi konuşacak olursam
herkesin biraz mayası bozuk’
yola çıkan herkes bir süre sonra yol olur
ve başka yollar geçer üstünden
içinden yollar geçer
üstünden başka insanlar geçer
yolculuklara çıkan yol çiğnenir yıpranır
ölüp gidemez
hay lanet!
12 Mayıs 2017
"Bize gülüyorlar Ali. Sanki safmışız, kandırılmışız gibi. Yoksulluktan söz etmenin modası geçmiş gibi gülüyorlar. Zamanın sahibiymiş gibi. Bu alaycı gülüş silahtan daha tehlikeli Ali. Sanki sonunda o gülüş büyüyecek büyüyecek, bütün memleketi kaplayacak. Bizi tomsonlar değil ama bu gülüş yenebilir bana sorarsan. Bazen şüpheleniyorum Ali. Belki de herşeyi anlıyorlar. Kendimizi yırta yırta söylediğimiz her şeyi anlayıp sonra bön bön bakıp gidiyorlar ya, anlamıyor sanıyoruz onları. Belki de basitçe istemiyorlar. Sadece istemiyorlar. Ne dersin Ali?"
İnsan Olmak
“Bazı insanlar, biraz olsun büyüdüklerini görebilmek için küçülmeyi göze alırlar. Yeryüzünde büyüklük tutkusu ile en çok yananlar küçüklüklerinden yakınanlardır. Yine yeryüzünde en çok eğilenler en çok doğrulmak, dik durmak arzusu duyanlardır.”
09 Mayıs 2017
06 Mayıs 2017
''Çok acı tecrübeler bize göstermiştir ki, özgürlük hiçbir zaman zalim tarafından gönüllü olarak verilmez; mazlum tarafından talep edilmelidir. Açıkçası benim katıldığım hiçbir eylem, haksız yere ayrımcılığa uğramamış olanlar tarafından yerinde ve 'zamanında' bulunmadı. Yıllardır aynı kelimeyi işitiyorum: 'Bekle!'
Bu her siyahi insanın kulağında çınlayan kelimedir. Bu 'bekle' hep 'asla' anlamına geldi. Artık anlamlıyız ki; geç gelen adalet, adalet değildir!''
20 Nisan 2017
15 Nisan 2017
Seviyoruz dedik işte,
Sorma, ne kadar?
Baya çok, aşırı şiddetli.
Kuvvetli, heybetli, artı hiddetli.
Kısaca söylersem, su kadar.
Uzunca, mississippi kadar.
Şirince, pisi pisi kadar,
Elimle, gösteriyim mi?
Nah bak, şu kadar.
Ah, huma kuşu kadar,
Vah, işçi maaşı kadar.
Tüh, az mı oldu bu kadar?
Uzatma işte..
Seviyorum dedim,
O kadar !
Sorma, ne kadar?
Baya çok, aşırı şiddetli.
Kuvvetli, heybetli, artı hiddetli.
Kısaca söylersem, su kadar.
Uzunca, mississippi kadar.
Şirince, pisi pisi kadar,
Elimle, gösteriyim mi?
Nah bak, şu kadar.
Ah, huma kuşu kadar,
Vah, işçi maaşı kadar.
Tüh, az mı oldu bu kadar?
Uzatma işte..
Seviyorum dedim,
O kadar !
09 Nisan 2017
Trent Parke, Çek Cumhuriyeti, 2001
“Tren yolculuğunu severim ben” dedi ağzından saçılan dumanların arkasından. Gitmek fiilinin altını, çift çizgiyle en güzel trenler çizermiş ona göre. Otobüs koltuğunda Ramses gibi kıpırdamadan oturanlara, yolculuk ediyor denemezmiş doğrusu. Sonra trenler her zaman bir sır taşıma olasılığı taşırlarmış. İnsanlar vagondan vagona geçtikçe, tuvalete, restorana gidip geldikçe, ilginç şeylerle karşılabilirmiş insan.”
02 Nisan 2017
31 Mart 2017
26 Mart 2017
22 Mart 2017
16 Mart 2017
15 Mart 2017
Hayat dediğin otuzundan sonra ummadığın anda şekillenir ve hızla geçer. Üstelik beklentilerinin, zevklerinin değişmesi kaçınılmazdır. Karanlık, yorucu ve yarı uykulu geçirdiğin bir hal alır. Hayal ettiklerinle başına gark edenler arasında, bulunduğun noktadan evrenin diğer ucuna uzanan yol kadar mesafe olur. Her daim mutlu olmayı beklemek en büyük lükstür. İnsan dediğin kendi olabilmelidir. Çizdiği sınırlardan, yürüdüğü yollardan, baktığı aynalardan görmeli kendini. İnsan takıldığı her çalıdan vücuduna bir çizik alır. Yaraya dönüşenleri iz bırakır. Her iz her kabuk bir tecrübedir. Bazen bir kaybediş bazense bir haykırıştır. İnsan susup içine attıklarıyla var olamazdı. Dokunmalı, kelimelerine prangalar vurmamalı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)