15 Ağustos 2014

Zaman hiç bir şeyi düzeltmez sadece üzerini örter, sakladığın acılar bir gün mutlaka ortaya çıkar. Herkes zamanı geri alabilmek ister. Kimi eski güzel günleri tekrar yaşayabilmek için, kimi yaptığı yanlışları düzeltebilmek için, kimi ise sadece yaşadığını hissedebilmek için ister bunu.

Gelecekten korkanlarsa zamanı durdurmak ister, her şey o kadar iyidir ki bunun bozulmaması için çaba gösterirler. Ama kimse şu anın değerini bilenenler kadar mutlu değildir, geçmiş de gelecek de onlarladır.

Bazılarıysa zamanın ta kendisi gibidir ve her insan zamanın dünya üzerinde bıraktığı birer yara izidir...

12 Ağustos 2014

İnsan sadece suçluyken kaçmaz. Bazen suçlandığın için de kaçarsın. Ama bir kere kaçmaya başladıysan, bir şeyleri de muhakkak kaçırırsın elinden. Bazen gençliğini kaçırırsın, bazen geleceğini, bazen de aklını.

 Oysa hakikat akılla ya da başka bir şeyle kavranılmaz; hakikatin ancak parçası olunur. Bunun için kurtul geçmişinden, geleceğinden, aklından. Kainatta ne varsa şu anda oluyor görmüyor musun? sadece burada, sadece şimdi. Gözlerini kapa, kalbini aç, aklını da bırak gitsin. 


İtirazım Var!

Aklını kaybedince korkularını da kaybedersin. Bu seni özgürleştirir.

01 Ağustos 2014

Paralel Evrenler

Yüzyıllardır çözülemeyen acayip bir bilmeceydi insan. Derinlerden daha derin bir sırdı ya da ucu bucağı olmayan, içi pisliklerle, içi eşsiz güzelliklerle dolu, alabildiğine karanlık ve karmakarışık bir evrendi.

Tomris



Senin için alışılmış şeyler söyleyemem sana yaraşmaz
Kış gecesi amcamızdır bahar yakından kardeşimiz
Alır başımı Erzincan’a giderim seni düşünmek için 
Dörtlükleri bozarım çünkü dağlar ne güne duruyor
Kıyılar ve eskimeyen her şey seni anlatmak için

Bir bozuk saattir yüreğim hep sende durur
Ne var ki ıslanır gider coskunluğum durmadan
Durmadan
Dağ biraz daha benden deniz her zaman senden
Hiçbir dileğimiz yok şimdilik tarihten coğrafyadan

Kimselere benzemesin isterim seni övdüğüm
Seni övdüğüm zaman
Güzel bir çingene yalnız başına dolaşmalı kırlarda
Seni övdüğüm zaman
—  Turgut Uyar
Kaplar Denizin Yüzünü
Kaplar denizin yüzünü 
Unutulmuş uykularda 
Şimdi değişmiş kayıp 
Şimdi bir başka uzak. 

Kopmuşsanız yıllar yılı sürmüş bir yaşamadan 
Kapanmışsa o sayfa 
İçinizde bir ezik, garipsi türkü 
Şimdi artık yoksa. 

Daralan gecede 
Boş yere aramak sevinci 
Beraberken acı yan 
Ayrılınca neden böyle çekici? 

Neden ilk yağmurlarda sonbahar 
İlk soğuklara ürperti 
Hatırlanır savrulan yapraklarda 
Vardı. 

Ben şimdi başını alıp giden 
Mavi bulutun muyum, 
Sislerdeki evin önünden geçsem 
Camlarda bulur muyum? 

Behçet Necatigil 

25 Temmuz 2014

Muhsin Bey

“Çiçekler ölmüş. Hepsi. Eskiden bir yer ayarlardın, güneşi iyiyse yerini de sevdiyse ne biçim açardı. Şimdi güneş aynı, ışık aynı, yer aynı. Suni gübre istiyorlar, 1-2 gram potas koyunca bir coşuyor namussuzlar ama sonra. Ölüyorlar…“ 


Unutma Lola, hiçbir acı baki değildir. Üflersin geçer.
Bazılarına biraz daha çok üflemen gerekir, hepsi bu.

Sabahattin Ali

15 Temmuz 2014

Ne çok isterdim tek bir çocuğun ahının, koskoca devletleri tuzla buz etmesini, orduları bozmasını, ölüm kusan savaş uçaklarını düşürmesini.. Ama elimizden bir şey gelmiyor. Kahrolarak yaşıyoruz. Benim tek pusulam vicdandır, vicdani olmayan her insan Nazidir.. Zülfü Livaneli

11 Temmuz 2014

Ali İsmail Korkmaz

"on dokuz yaşında bir delikanlı
gündüzleri güneşte
geceleri yıldızların altında..." / nazım hikmet


05 Temmuz 2014

Yalnızlık Nedir?

`iskender` :
İsmimi verirsem o da beni terkeder diye korkuyorum..
Kuduz bir köpek kadar yalnızım..

`Ceyhun` :
Yalnızlık dediğin nedir peki Romantik haydut?

`iskender` :
Yalnızlık, gece ayazında sabaha kadar beklemek gibidir,
Isınmak için güneşin doğmasını beklersin, ama o güneş hiçbir zaman doğmaz..
Yalnızlık, bulmadığın sevgiyi başka yerlerde aramak gibidir,
Ne yaparsan yap onu bulamayacağını bilirsin, ama yine de denemekten vazgeçmezsin..
Onun boşluğunu hep başka şeylerle doldurmaya çalışırsın..
Yalnızlık, aynı havayı soluyup ta bi türlü yanyana olamamak gibidir,
Aldığın her nefeste onun kokusunu duymak istersin, ama yapamazsın..
Aldığın her nefes ciğerini acıtmaya başlar..
Yalnızlık dediğin eski bir sandalyenin gıcırdamasıdır yalnızlık..
Ceyhun` :
off be romantik haydut naptın yeni mi terk edildin yoksa?

iskender` :
Terkedildim, herkes terketti gitti beni..
Sol kaburgam bile firar etti bedenimden, 
Aradan geçen zaman bile yetmiyor unutmaya,
Ettiğimiz kavgaları bile özlüyorum,
Saçlarını okşamayı,
Ellerini tutmayı,
Aniden boynuna sarılmayı,
Bana bakışını, 
Karşımda duruşunu,
Hatta arkasını dönüp yatışını bile..
Ona yavaşca sokulmak, 
Sessizce sarılmak, 
Omuzlarından tutup sımsıkı kendine çekmek..


iskender: 
Ah yalnızlık..
Yalnızlık bir kapıyı açıp dışarı çıkmaktır, 
O kapının dışında kalmaktır yalnızlık.

Ahh Albayım Ah

Şu dünyadan bir gideyim, bir daha gelirsem ne olayım. Bir daha gelirsem ne olurum bilmiyorum artık. Şimdi de ne olduğumun pek bilincinde olduğum söylenemez.

Kimi zaman deniz olup, büyük yük gemilerinin ağırlığıyla yaşamaya çalışıyorum. Kimi zaman büyük büyük fırtınalar olup o gemileri batıyorum. Bazen gemi olup deryalara bırakıyorum kendimi. Kimi zamansa geminin kaptanı olup karaya hasret kalıyorum.

Kırmızı oldum çoğu zaman. Kan oluyorum, annemin gözünden damlıyorum. Şarap oluyorum, içime içime akıyorum. Ateş oluyorum, yakıp kavuruyorum. Kızıl bir bulut gibi çöktüm bu dünyaya.

01 Temmuz 2014

Soğuk Temmuz

Biz ne kimseyi yaktık ne de katliamlar yaptık.Ne kimseyi sebepsizce astık ne de inancını sorguladık .Ne din iman deyip ülkeyi soyduk,ne de zalim olduk.
Yıllarca gizli yaptık ibadetlerimizi.Biz ölüm gördük,idam gördük,zulüm gördük,hapis gördük,yasak gördük.Ne kadar öfkelensek de sessiz kaldık. Sebepsiz yere yakıldık Sivas’ta….Zulüm gördük Dersim’de,Maraş’ta,Çorum’da,Ölüm çok soğuk üstelik de Temmuz’da!

12 Haziran 2014

Melankoli

İçinden geçenleri haykırdığın gün, yeryüzünün en üst tabakasına çıktığını düşünürsün.. Aslında içten içe çöküşün en başlangıcını yaşarsın..
Hergün ölürsün, daha çok ölmek istersin..bazen denersin, bazen bütün koşullar uygun iken bile ölemezsin..
Çıkış yönünü şişe diplerinde avunarak ararsın, sonra?
Sabah olur ve yeniden yaşadığın kısır döngüye yeniden başlarsın..
Ağlamak istersin, zira koşullar ağlamak için bile mümkün değildir..
Koşmak istersin, delicesine koşmak, ayak bileklerin kilitlenene kadar koşmak..

işte hepsi bu

06 Haziran 2014




Kardeş Payı-Şerif Abi (Dallarım Yaprak Döküyor)



Ölüm en acı türkü, en ağır ağıt olmuştu yürekte, dönüşü beklemek ise ahir zamanlarda iyi dilek...

Kanadım mıydı kırılan ışığım mıydı kaybolan,
Kanadım mıydı kırılan ışığım mıydı kaybolan.
Sensiz yarım yetim kalan yüreğim özlem dokuyor,
Sensiz yarım yetim kalan yüreğim özlem dokuyor.

Bu ne ağır acı gerçek içimde dağlar çöküyor,
Bu ne ağır acı gerçek içimde dağlar çöküyor.
Etrafında bahar çiçek dalları yaprak döküyor,
Etrafında bahar çiçek dalları yaprak döküyor.


29 Mayıs 2014

Feleğin çarkı dönmeyecek madem muradımca,
Gökler ha yedi kat olmuş, ha sekiz bana ne ?
Ölüm bütün isteklerimi yok ettikten sonra
Ha dağda kurt yemiş beni, ha mezarda karınca.

25 Mayıs 2014

O kadar güzel unutmuştun ki beni, hatırlatmaya kıyamadım.

Cemal Süreya

19 Mayıs 2014

19 Mayıs

Onlarca gencimizi madende daha yeni yitirdik, onbinlerce gencimizi sebepsiz yitirdik
yüzbinlerce genç işsiz, yüzbinlerce genç gelecekten umutsuz, yüzbinlerce gencin zihni ipotek altında, milyonlarca genç gelecek endişesinde... Bugün gençler için methiyeler düzmeden önce bir durup düşünelim biz gençlere nasıl bir ülke, dünya bırakıyoruz. Gençleri ne kadar dinliyoruz, ne kadar gerçekten onları anlıyoruz, ne kadar özgürce kendilerini ifade etmelerine izin veriyoruz?. Üşenme aç gençliğe hitabeyi oku bir daha, sonra bir daha. Gençlerin kendilerini tanıyarak büyümesine, yeteneklerini ortaya koymalarına, özgürce düşünmelerine ve yaşamalarına, hayallerini gerçek kılmalarına ne kadar yol açıyoruz? Aşklarına, sevgilerine, yaşam tarzlarına bile müdahaledeyiz. İş dünyasından siyasete yetişkinler gençler için güzel şeyler söylerken gerçekten gençler için mi çıkarları için mi konuşuyor? Büyük önder Atatürk, 19 Mayıs'ı gençlere, 23 Nisan'ı çocuklara atfederken endişesi bugünlerdi belki de... Mesaj ise çok netti. Bugünün dünyayı çürüten yetişkinleri, dünün çocukları gençleri.... Geleceğin anahtarı da bugünün çocukları, gençleri... Basmakalıp sözleri bir kenara koyalım, ne yapıyoruz bunu konuşalım

16 Mayıs 2014

Geçit Yok

Derine, hep derine kazıyoruz...
nerde, çağımızın o altın kalbi.
çağımızın altın kalbini arıyoruz
üzerimizde ağır bir yeryüzü
gökyüzünden uzakta...
çok uzakta....
derine, hep derine kazıyoruz...
nerde, çağımızın o altın kalbi.
çağımızın, altın, kalbini arıyoruz...


Madencileriz biz...
Devrimcileriz biz...
Patlarız... Volkan gibi...
çağ, yenmeyecek bizi...
Yorgun Değiliz biz..

15 Mayıs 2014

Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi

Normal şartlar altında bir ülkede 292  maden işçisi öldüğünde o ülkenin başbakanı, çalışma bakanı halkına hesap verir. Ve gereğini yapıp derhal istifa eder. Ve normal şartlar altında hiçbir başbakan yüzlerce insanın öldüğü maden kazası için "bunlar olağan şeyler" deyip olayı küçümsemez.

Ve normal şartlar altında hiç bir orospu çocuğu eşini kaybetmiş madenci yakınını yumruklamaz. Ve normal şartlar altında hiç bir katil kendi halkına acımasızca tekme sallayan birini yanında barındırmaz. Fakat Türkiye'de olur. "Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi!" 

Kalbimiz Soma'da
Acınız Acımız

14 Mayıs 2014

Soma



Yer altında ezilenler yeryüzüne seslenirler
Madenler bizim derler gerekirse ölüm derler
Günü geldi grev derler dost
Artik kaybedecek bir şey yok

Soma
Yerin derinliklerinden geldiler
Ellerinde susmak bilmeyen bir yeraltı güneşiyle
Ne kadar diplere bastırılsa
O kadar boğulmak bilmez yankısıyla yüreklerinin
Ağır ağır geldiler...
Sonra her gün geldiler artarak geldiler
Kadınları çocukları ve alkışlarıyla
Yoğurt mayalar gibi geldiler
Pişkin ekmekleri bölüp de paylaşır gibi
Su gibi ateş gibi
Her gün yeni ağızlar eklendi ağızlarına
Yeni yollarla tanıştı ayakları
Her gün yeni kabuklar çatladı
Yeni kulaklar işitmeye başladı söylediklerini
Bir kent oldular sonunda
ve adını değiştirdiler ülkenin

09 Mayıs 2014

Ayağı kırılan atların vurulduğunu öğrendiğimden beri
Umudumu kestim insanlardan!.
Bu yaşımdan sonra karşıma çıkan
Sen
Ve ben
Olsa olsa bir çeşit spekülasyon yaratırız hepsi o kadar...

Ali Lidar
Camların üstünde gece ve kar 
Bembeyaz karanlıkta parlayan raylar 
Uzaklaşıp kavuşulmamayı hatırlatıyorlar 
İstasyonun 3. Mevki bekleme salonunda 
Siyah başörtülü bir kadın yatıyor 
Ben dolaşıyorum
Gece ve kar pencerelerde 
Bir şarkı söylüyorlar içerde 
Bu giden kardeşimin en sevdiği şarkıydı 
En sevdiği şarkı, en sevdiği şarkı 
En sevdiği... En... 
Kardeşler bakmayın gözlerime 
Ağlamak geliyor içimden 
Gece ve kar pencerelerde 
Bir şarkı söylüyorlar içerde

08 Mayıs 2014

Ne sen bulutsun ne de ben yağmur
Ne sen mağrur ne de ben mağrur
Hüzünlü bir akşam susmuşuz durgunuz hepsi bu

06 Mayıs 2014

05 Mayıs 2014

Hıdırellez

Hayaliniz yok ise bugün mutlaka bir tane edinin, zira mevsim döndü, umutlar da dönebilir. Tüm renkli güller, bizi ve masum dileklerimizi beklemektedirler. Kendinizi emanet edeceğiniz bir gül, bir omuz, bir kayan yıldız bulmanız dilekleriyle...
Kutlu olsun Hıdırellez


Kızların ağıtlar düzerken bosna yaylalarında,
Acıya bulanmıştı şenlikleri,
Ederlezi yine gelmişti her sene geldiği gibi,
Ne bilsin burada yetim kızlar var
Bu sene ederlezi babasız kalmıştı
Yetim kızların yürekleriydi gelen.
Sarı saçları mavi gözleriyle,
Gökyüzü bile özenirdi güzelliklerine,
Deniz utanırdı mavisinden,
Cenazelere uğurlanmıştı ederlezi,
Şurada yatan kefensiz, babalarımızdı
Boşnak kızları goran'ın,
Yetimdi sarıları, yetimdi mavileri.
Ah ederlezi, niye geldin bu sene
Bilmez misin, buradaki kızlar yetim
Şurada yatan babalarımızdı, kefensiz
Yaslar bağladı sarı saçlarımız
Babasızdı mavi gözlerimiz
Ve goran, haykır yine bosna dağlarına

Ederlezi kızlarım, ederlezi

04 Mayıs 2014

Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
S.A.
Tutkular cehenneminden geçmeden cennete ulaşamazsın.

Daha

Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendini unutturur. Niye? Çünkü döngü dediğin, bildiğin daire. Üstünde tam tur atmak öyle uzun sürer ki, aynı noktadan ikinci kez geçtiğini anlayamazsın bile. Hatta bazen, kısırdöngü öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ömrün bile yetmez. İnsan da, kör bir at gibi koşturur üstünde. Düz gittiğini zanneder. İlerlediğini. Hatta ilerlerken öldüğünü düşünüp son nefesini bile huzurla verir!

H.G.

25 Nisan 2014

İtirazım Var

Oysa hakikat akılla ya da başka bir şeyle kavranılmaz; hakikatin ancak parçası olunur. Bunun için kurtul  geçmişinden, geleceğinden, aklından. Kainatta ne varsa şu anda oluyor görmüyor musun? Sadece burada, sadece şimdi. Gözlerini kapa, kalbini aç, aklını da bırak gitsin. Akıl dediğin şey, kafanda koca bir ağırlıktan başka ne ki?”
Fuzuliyat

21 Nisan 2014

Özlem

Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...
Sunay Akın

20 Nisan 2014

 
Neden mutlu değilsin Matmazel?

Kalbimden ayağınaydı yolum,
gördüm, hep seni gördüm.
kara gecede, kara uykuda yürüdüm.
bomboştu her şey, elimde bir dünya tarağı
gök ağlıyordu, ben zülfünü ördüm.

Birhan Keskin

10 Nisan 2014

Şehir sessizleşirken kabuğumun içinde, kendi yarattığım benim dünyamda geceyi yaşıyorum. Kahramanım, aşığım, bezginim, asiyim, yalnızım, içimden nasıl geliyorsa öyleyim. Küçükken legolardan, maket kahramanlardan yarattığım dünyamda oynarken hayalimdeki kasabayı, karakterleri yarattığım gibi, gecenin sessizliğinde kendi dünyamın karakterleriyle başbaşayım. Ancak derin bir fark var. Çocukluğumdaki karakterler hayalgücümden, bugünkü karakterler dünyamı işgal edenlerin yansımalarından oluşuyor. Bu da yüreğimi acıtıyor...

Aret

09 Nisan 2014

dönmek

Evet pek sevgili günlüğüm, seni son zamanlar da ihmal ettiğimin farkındayım. Seninle ilgilenemediğim zamanlarda zira tatsız anlarımı aşmanın planlarını yapmakta idim.
Bu zamanlar da  ne mi oldu? Ayrılıklar, kabuslar, ölümler, yasaklar, demokrasi bekleyişi(daha çok mu bekleriz ne), bir tutam ilgi, biraz güneş, biraz rüzgar, hayıflanmalar, üşenmeler...bahanem çok be günlük.
Mutluluğu aramak diye bir olgu oluşmuş insanlarda, oysa ki mutlu olmadan da yaşanabileceğini, bir hayat sürdürülebileceğini ve bu ömre katılacak çok şey olunabileceğini gördüm sanırım. 

Tuzsuz sular da yüzmeyi denemenin heyecanını özledim.(Böyle bir yer var; evet Salda) Yarin yanağını, eriğin ekşisini, Neşet'in türküsünü özledim..
Pek tabi seni de...

Dönüşler heyecanlandırır, hele bir de bekleyenin olduğunu bilmek... Kalp atışlarının hızına yetişemez ayakların...


11 Mart 2014

Berkin Elvan

Fırına ekmek almaya giden 14 yaşında çocuğu vurup 15 yaşına kadar komada beklettik,16 kiloda kaybettik
Senin 16 kiloluk ağırlığın tüm ülkenin vicdanından daha ağırdı .... Sen uyanamadın umarım insanlık uyanır !!!! Hoşçakal Berkin...

07 Şubat 2014

Sonra sokaklar sana da bana da kalmayacak öyle değil mi Beyoğlu?
El ele ıslanmadan beraber
Düzen kahvaltıda yiyemediğimiz kadar biberin gaz hali
Tüm kahvaltılarımızda bugüne kadar
Ekvatora yağan yağmur kadar ıslatan düzen
Kalabalıkları yine müzik susturacak
Susmasa da partizan

04 Şubat 2014

"Biz cine 5'i şifreli izleyip 31 çekerken, bize ahlak dersi verenler çoluğa çocuğa tecavüz etmiş haberimiz yok. biz bakkaldan gofret çaldık diye 20 senedir vicdan azabı çekerken adamlar koşan atların nallarını çalmış haberimiz yok. ben 4.5 milyon dolar çalsam benim babam da karakola gelirdi. polisleri görevden almaya değil, beni dövmeye gelirdi. ama gelemez. çünkü 50 yaşında öldü. kaldırıldığı hastahanede yeterli teçhizat olmadığı için bursa'ya sevk edilirken ambulansta öldü.çünkü o hastahaneye teçhizat alınması için kullanılması gereken parayı çaldılar. onlar babalarının nüfuzuyla çalarken biz babamızı mezara koyduk. işte cezaevlerinde yatanlar değil bunlardır gerçek hırsızlar! sadece para pul mevzusu da değil konu. türkiye'nin ruhunu çaldılar. ruh hırsızları! hatıra hırsızları! at hırsızları! ağaç hırsızları! kuş hırsızları! amına koduğumun hırsızları! üçüncü köprünün adını da bilal erdoğan köprüsü koyun."
Emrah Serbes

14 Ocak 2014

Aşk - Cemal Süreya

Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra 
Sonrası iyilik güzellik.

Cemal Süreya

11 Ocak 2014

Ah'lar Ağacı

güçlü bir el silkeledi beni sonra
sanırım bu tanrının eliydi,
sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
çok şey görmüşüm gibi,
ve çok şey geçmiş gibi başımdan
ah dedim sonra,
ah!

Didem Madak
İnsan ne kadar unutmaya çalışırsa geçmişini asla unutamaz. Hep bir iz... bazen küçük bazense büyük bir iz kalır onda. Bu izleri öyle kolay kolay silemezsin. Kimi zamanda her şeyi unutmuş gibi görünür ama hep küçük bir parça vardır ona tüm geçmişi hatırlatan... İnsan geçmişinden utanmamalı, korkmamalı, her ne yaptıysa açık açık söyleyebilmeli, sahiplenebilmeli onu.. Bazende işte onu orda öylece bırakıp gitmek, hiçbir şeyi hatırlamamak istersin.Pişmanlıklarını, üzüntülerini... Çünkü ne kadar bağlı olsanda ne kadar sevsende yoluna devam etmek zorundasın... Ama tabi bunu yapmadan önce kendine sorman gerekiyor. Ben gerçekten her şeyi unutmak istiyor muyum?

suna su

yabancı değil ben kaptanım
aç kapıyı suna su
büyük yağmurda ıslandım
şarabın var mı suna su
sabahı bulacağız ha 

kadehini dinleme çıldırırsın
elimden gelmeyen bir o
bütün trenleri kaçırdım 
saatin kaç suna su
yarın öleceğiz ha

06 Ocak 2014

Ne var ki, hüzünlü ve kalbi kırık dolaştığım sahipsiz günlerimde bazı küçük yaşantıların verdiği münasebetsiz huyların –bunların neler olduğunu ben bile unutmuştum- ‘güvenirliğim’ konusundaki etkenliği beni bile şaşırttı (olayların başlangıcında). Yarattığım hayal kırıklığı için herkesten özür dilerim.

Oğuz Atay

01 Ocak 2014

Cumartesi Anneleri

Cumartesi Annelerinin eylemlerine ilham veren başka kayıpları, Arjantinli, Plazo Del Mayo Annelerinin 30 yıl süren mücadeleleri bugün hala konuşulurken; Türkiyede binlerce kayıp ve onu bekleyen anneler... Sadece bir mezar taşı isteyen anneler gözyaşlarıyla bekliyor... Bir mezar taşı kaç yıla denk gelir ki? Bir mezar taşı annelerin gözyaşlarına merhem olur mu ki? Bir mezar taşı anne ben geldim, bak oğlun der mi ki?


Bu Sessizlik Öldürür


Ölümün Irkı, dili, dini olamaz..

Vurun ulan vurun ben öldüm vurunca
Uludere dağlarında kalırım kurda kuşa
Vay daye vay daye

Saçlarım tutuşur canım yanar kavrulur
Beni bombalar öldürmez bu sessizlik öldürür
Vay daye vay daye

Vurun ulan vurun ben öldüm vurunca
Uludere dağlarında kalırım kurda kuşa
Vay daye vay daye

Saçlarım tutuşur canım yanar kavrulur
Beni bombalar öldürmez bu sessizlik öldürür
Vay daye vay daye