Hayaliniz yok ise bugün mutlaka bir tane edinin, zira mevsim döndü, umutlar da dönebilir. Tüm renkli güller, bizi ve masum dileklerimizi beklemektedirler. Kendinizi emanet edeceğiniz bir gül, bir omuz, bir kayan yıldız bulmanız dilekleriyle...
Kutlu olsun Hıdırellez
Kızların ağıtlar düzerken bosna yaylalarında,
Acıya bulanmıştı şenlikleri,
Ederlezi yine gelmişti her sene geldiği gibi,
Ne bilsin burada yetim kızlar var
Bu sene ederlezi babasız kalmıştı
Yetim kızların yürekleriydi gelen.
Sarı saçları mavi gözleriyle,
Gökyüzü bile özenirdi güzelliklerine,
Deniz utanırdı mavisinden,
Cenazelere uğurlanmıştı ederlezi,
Şurada yatan kefensiz, babalarımızdı
Boşnak kızları goran'ın,
Yetimdi sarıları, yetimdi mavileri.
Ah ederlezi, niye geldin bu sene
Bilmez misin, buradaki kızlar yetim
Şurada yatan babalarımızdı, kefensiz
Yaslar bağladı sarı saçlarımız
Babasızdı mavi gözlerimiz
Ve goran, haykır yine bosna dağlarına
Ederlezi kızlarım, ederlezi
05 Mayıs 2014
04 Mayıs 2014
Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış. Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
S.A.
S.A.
Daha
Kısırdöngü asla yok olmaz. Sadece genişler, sonra da kendini unutturur. Niye? Çünkü döngü dediğin, bildiğin daire. Üstünde tam tur atmak öyle uzun sürer ki, aynı noktadan ikinci kez geçtiğini anlayamazsın bile. Hatta bazen, kısırdöngü öyle bir genişler ki başladığın yere dönmeye ömrün bile yetmez. İnsan da, kör bir at gibi koşturur üstünde. Düz gittiğini zanneder. İlerlediğini. Hatta ilerlerken öldüğünü düşünüp son nefesini bile huzurla verir!
H.G.
H.G.
30 Nisan 2014
25 Nisan 2014
İtirazım Var
Oysa hakikat akılla ya da başka bir şeyle kavranılmaz; hakikatin ancak parçası olunur. Bunun için kurtul geçmişinden, geleceğinden, aklından. Kainatta ne varsa şu anda oluyor görmüyor musun? Sadece burada, sadece şimdi. Gözlerini kapa, kalbini aç, aklını da bırak gitsin. Akıl dediğin şey, kafanda koca bir ağırlıktan başka ne ki?”
Fuzuliyat
Fuzuliyat
21 Nisan 2014
Özlem
Eskiden oturduğun o mahalle var ya orayı özlersin.
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...
Sunay Akın
Çocukluğunu özlersin.
Senden gidenleri özlersin.
Ölen yakınlarını özlersin.
‘Artık işime yaramaz’ deyip de çöpe attığın,
Ya da birisine verdiğin oyuncaklarını özlersin.
Geride bıraktığın insanları özlersin.
En kötüsü ne biliyor musun?
Özlediklerinin hiçbirisi geri gelmez.
Sadece “Özlersin”...
Sunay Akın
20 Nisan 2014
10 Nisan 2014
Şehir sessizleşirken kabuğumun içinde, kendi yarattığım benim dünyamda geceyi yaşıyorum. Kahramanım, aşığım, bezginim, asiyim, yalnızım, içimden nasıl geliyorsa öyleyim. Küçükken legolardan, maket kahramanlardan yarattığım dünyamda oynarken hayalimdeki kasabayı, karakterleri yarattığım gibi, gecenin sessizliğinde kendi dünyamın karakterleriyle başbaşayım. Ancak derin bir fark var. Çocukluğumdaki karakterler hayalgücümden, bugünkü karakterler dünyamı işgal edenlerin yansımalarından oluşuyor. Bu da yüreğimi acıtıyor...
Aret
Aret
09 Nisan 2014
dönmek
Evet pek sevgili günlüğüm, seni son zamanlar da ihmal ettiğimin farkındayım. Seninle ilgilenemediğim zamanlarda zira tatsız anlarımı aşmanın planlarını yapmakta idim.
Bu zamanlar da ne mi oldu? Ayrılıklar, kabuslar, ölümler, yasaklar, demokrasi bekleyişi(daha çok mu bekleriz ne), bir tutam ilgi, biraz güneş, biraz rüzgar, hayıflanmalar, üşenmeler...bahanem çok be günlük.
Mutluluğu aramak diye bir olgu oluşmuş insanlarda, oysa ki mutlu olmadan da yaşanabileceğini, bir hayat sürdürülebileceğini ve bu ömre katılacak çok şey olunabileceğini gördüm sanırım.
Tuzsuz sular da yüzmeyi denemenin heyecanını özledim.(Böyle bir yer var; evet Salda) Yarin yanağını, eriğin ekşisini, Neşet'in türküsünü özledim..
Pek tabi seni de...
Dönüşler heyecanlandırır, hele bir de bekleyenin olduğunu bilmek... Kalp atışlarının hızına yetişemez ayakların...
Bu zamanlar da ne mi oldu? Ayrılıklar, kabuslar, ölümler, yasaklar, demokrasi bekleyişi(daha çok mu bekleriz ne), bir tutam ilgi, biraz güneş, biraz rüzgar, hayıflanmalar, üşenmeler...bahanem çok be günlük.
Mutluluğu aramak diye bir olgu oluşmuş insanlarda, oysa ki mutlu olmadan da yaşanabileceğini, bir hayat sürdürülebileceğini ve bu ömre katılacak çok şey olunabileceğini gördüm sanırım.
Tuzsuz sular da yüzmeyi denemenin heyecanını özledim.(Böyle bir yer var; evet Salda) Yarin yanağını, eriğin ekşisini, Neşet'in türküsünü özledim..
Pek tabi seni de...
Dönüşler heyecanlandırır, hele bir de bekleyenin olduğunu bilmek... Kalp atışlarının hızına yetişemez ayakların...
11 Mart 2014
Berkin Elvan
Fırına ekmek almaya giden 14 yaşında çocuğu vurup 15 yaşına kadar komada beklettik,16 kiloda kaybettik
Senin 16 kiloluk ağırlığın tüm ülkenin vicdanından daha ağırdı .... Sen uyanamadın umarım insanlık uyanır !!!! Hoşçakal Berkin...
Senin 16 kiloluk ağırlığın tüm ülkenin vicdanından daha ağırdı .... Sen uyanamadın umarım insanlık uyanır !!!! Hoşçakal Berkin...
07 Şubat 2014
04 Şubat 2014
"Biz cine 5'i şifreli izleyip 31 çekerken, bize ahlak dersi verenler çoluğa çocuğa tecavüz etmiş haberimiz yok. biz bakkaldan gofret çaldık diye 20 senedir vicdan azabı çekerken adamlar koşan atların nallarını çalmış haberimiz yok. ben 4.5 milyon dolar çalsam benim babam da karakola gelirdi. polisleri görevden almaya değil, beni dövmeye gelirdi. ama gelemez. çünkü 50 yaşında öldü. kaldırıldığı hastahanede yeterli teçhizat olmadığı için bursa'ya sevk edilirken ambulansta öldü.çünkü o hastahaneye teçhizat alınması için kullanılması gereken parayı çaldılar. onlar babalarının nüfuzuyla çalarken biz babamızı mezara koyduk. işte cezaevlerinde yatanlar değil bunlardır gerçek hırsızlar! sadece para pul mevzusu da değil konu. türkiye'nin ruhunu çaldılar. ruh hırsızları! hatıra hırsızları! at hırsızları! ağaç hırsızları! kuş hırsızları! amına koduğumun hırsızları! üçüncü köprünün adını da bilal erdoğan köprüsü koyun."
Emrah Serbes
Emrah Serbes
14 Ocak 2014
Aşk - Cemal Süreya
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya
Ki Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
Memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası iyilik güzellik.
Cemal Süreya
11 Ocak 2014
Ah'lar Ağacı
güçlü bir el silkeledi beni sonra
sanırım bu tanrının eliydi,
sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
çok şey görmüşüm gibi,
ve çok şey geçmiş gibi başımdan
ah dedim sonra,
ah!
Didem Madak
sanırım bu tanrının eliydi,
sayamadım kaç ah döküldü dallarımdan,
çok şey görmüşüm gibi,
ve çok şey geçmiş gibi başımdan
ah dedim sonra,
ah!
Didem Madak
İnsan ne kadar unutmaya çalışırsa geçmişini asla unutamaz. Hep bir iz... bazen küçük bazense büyük bir iz kalır onda. Bu izleri öyle kolay kolay silemezsin. Kimi zamanda her şeyi unutmuş gibi görünür ama hep küçük bir parça vardır ona tüm geçmişi hatırlatan... İnsan geçmişinden utanmamalı, korkmamalı, her ne yaptıysa açık açık söyleyebilmeli, sahiplenebilmeli onu.. Bazende işte onu orda öylece bırakıp gitmek, hiçbir şeyi hatırlamamak istersin.Pişmanlıklarını, üzüntülerini... Çünkü ne kadar bağlı olsanda ne kadar sevsende yoluna devam etmek zorundasın... Ama tabi bunu yapmadan önce kendine sorman gerekiyor. Ben gerçekten her şeyi unutmak istiyor muyum?
suna su
yabancı değil ben kaptanım
aç kapıyı suna su
büyük yağmurda ıslandım
şarabın var mı suna su
sabahı bulacağız ha
kadehini dinleme çıldırırsın
elimden gelmeyen bir o
bütün trenleri kaçırdım
saatin kaç suna su
yarın öleceğiz ha
aç kapıyı suna su
büyük yağmurda ıslandım
şarabın var mı suna su
sabahı bulacağız ha
kadehini dinleme çıldırırsın
elimden gelmeyen bir o
bütün trenleri kaçırdım
saatin kaç suna su
yarın öleceğiz ha
06 Ocak 2014
Ne var ki, hüzünlü ve kalbi kırık dolaştığım sahipsiz günlerimde bazı küçük yaşantıların verdiği münasebetsiz huyların –bunların neler olduğunu ben bile unutmuştum- ‘güvenirliğim’ konusundaki etkenliği beni bile şaşırttı (olayların başlangıcında). Yarattığım hayal kırıklığı için herkesten özür dilerim.
Oğuz Atay
Oğuz Atay
01 Ocak 2014
Cumartesi Anneleri
Cumartesi Annelerinin eylemlerine ilham veren başka kayıpları, Arjantinli, Plazo Del Mayo Annelerinin 30 yıl süren mücadeleleri bugün hala konuşulurken; Türkiyede binlerce kayıp ve onu bekleyen anneler... Sadece bir mezar taşı isteyen anneler gözyaşlarıyla bekliyor... Bir mezar taşı kaç yıla denk gelir ki? Bir mezar taşı annelerin gözyaşlarına merhem olur mu ki? Bir mezar taşı anne ben geldim, bak oğlun der mi ki?
Bu Sessizlik Öldürür
Ölümün Irkı, dili, dini olamaz..
Vurun ulan vurun ben öldüm vurunca
Uludere dağlarında kalırım kurda kuşa
Vay daye vay daye
Saçlarım tutuşur canım yanar kavrulur
Beni bombalar öldürmez bu sessizlik öldürür
Vay daye vay daye
Vurun ulan vurun ben öldüm vurunca
Uludere dağlarında kalırım kurda kuşa
Vay daye vay daye
Saçlarım tutuşur canım yanar kavrulur
Beni bombalar öldürmez bu sessizlik öldürür
Vay daye vay daye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)