24 Eylül 2020

 “Anladım ki her şey, her olay, her yaşantı, kaçışı ve kurtuluşu olmayan bir biçimde şu ânın içindeydi ve her bireye özgü bireysellikleriyle, ne olması gerekiyorsa oydu ve böyle olduğu için de tanrısal bir özgünlük ve güce sahipti.”

20 Eylül 2020

Belki de tükenmişimdir. Bir şeyler yapacak, bir şeyler için uğraşacak çabayı kendimde bulamıyorumdur. Benim de emek vermeden güzel giden şeylere ihtiyacım vardır. Hep ben yorulmak istemiyorumdur. İnancımı yeniden kazanmaya ihtiyacım vardır. Beni bana geri vermek istiyorumdur.

11 Eylül 2020

"Hafıza dediğimiz şey kilitli odalar gibidir. O odalar sadece geçmişe değil başlangıca kadar uzanır. Her şeyin en başına, belki de başlangıç şimdi-dedir."

02 Eylül 2020

İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Kendin dışında birini mutlu edebilmek, daha insancıl olabilir fakat daha güçtür. İnsan sosyal bir canlıdır. En temel hakkı mutlu etmek ve edilmek değil midir?
Kişinin bir başkasına yardım etmesi, bireyi yüceltir, yükseltir. Dünyada hayatın en önemli bir anlamı varsa o da sevmekten geçer. Üstelik karşılıksız olanı makbuldür.

23 Ağustos 2020

Yerin altında ağaçları birbirine bağlayan, iletişim kurmalarını ve ormanın tek bir organizma gibi davranmasını sağlayan sonsuz biyolojik patikaların olduğu bambaşka bir dünya var. Ormanlar da insan aileleri gibi.
Bir ağacın, kendisinden metrelerce uzaktaki başka ağaçlarla bağlantı kurmasını sağlayan ve tıpkı bir otoyol gibi uzanan bu ağ sistemi, hem maddeleri hem de iletişim sinyallerini ulaştırmayı mümkün kılıyor. Bu sistem sayesinde, gövdeleri ve dalları son derece büyük yetişkin ağaçlar, yeni fidanlara karbon desteği gönderiyorlar.
Üstelik, kuraklık ya da gölgede kalmak gibi herhangi bir sebeple daha da fazla karbona gereksinim duyan fidanların yardımına yine bu yetişkin ağaçlar yetişiyorlar. Yani ağaçlar bir aile gibi davranıyor ve zor durumda kalan bir başka ağaca yardım ediyorlar.

16 Ağustos 2020

"Aşk, insanı mutlu eder. Orada bir bakış vardır, bir şeyler hissedersin kadının yüzüne bakınca... Onlar mühimdir. Bunu anlayan kaç kişi var? Bunu anlamak için insan olmak lazım, kütük olmamak lazım."

14 Ağustos 2020

İnsanın kendi içine konuştuğu ve kelimelerinin bittiği dönemde tükenmişlik sendromu da beraberine başlıyor.
Yeni güne uyandığında bir önceki günden farksız olduğunu hissettiği anda zaman kavramı da ortadan kalkıyor.

04 Ağustos 2020

“Biz kendimizi bir başka kimseye teslim etmeksizin sevemeyiz. Başka kimselerle karışmaktan kurtulup özgürlüğe sarıldığımızda, kendi şefkat ve adanmışlığımızdaki yetersizliğin, ki aslında otantik aşktaki yetersizliktir bu, acısıyla karşılaşırız.”
Bazı durumlar insanın kendine kabul ettiremediği gerçeklerden oluşuyor. Bunlardan biri de unutulacağını bile bile yaşamak. Bu durum yaşlandıkça insanın daha da zoruna gidiyor. Dünyanın hafızası her ne kadar güçlü desek bile ülkemizdeki karbon izlerimiz öyle değil. Bizi mutlu eden şeyleri de, üzen şeyleri de çok çabuk unutuyoruz. Bir kadının "sana güveniyorum" sözünün hiç kullanmak istemeyeceği günlere doğru ilerliyoruz. Kurduğumuz her temenni cümlesinin altı boş oldu artık. Coğrafyamızın güvensizliği, insanlığın birbirine olan inancı her geçen gün anlamını yitirmeye devam ediyor.