06 Eylül 2016

Bir kadın portresi çizmek isterseniz mesela, mutlaka gamzeleri olsun.
Zira acılarını, hayalkırıklıklarını hatırlamadan göstermenin tek yolu gülümsemesidir.
merak ediyoruz elbette
dünyanın kimin için yaratıldığını
kiralık gezegenlerin var olup olmadığını bize yakın uzayda
eğilip bir bal arısının yüzüne
uzun uzun sevgiyle bakmış
kaş kişinin yaşadığını
ağzının tadını kaçırdığımız şu yeryüzünde 
merak ediyoruz korkularımızın annesini
şiddetin içimizde saklandığı yeri
ve öldüğümüzde bulutların neden gelip bizi götürmediğini

05 Eylül 2016

"Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?”
“Gider gibi yaparız."


03 Eylül 2016

Aşk, fersah fersah uzaktaymış ama uçarıymış, ama can yakarmış, aldırma. 

01 Eylül 2016

"İnsan, en önemli olanı söylemeye cesaret etmezden önce, kırk ya da elli yıl boyunca iç dünyasında taşır. Sırf bu nedenden ötürü bile erken ölenlerle birlikte nelerin yitip gittiğini ölçebilmek olanaksızdır. Aslında herkes erken ölür."

Kısacık olan bu ahir dünyada ertelenecek ne olabilir ki? Erken ölümlerin ardından ölen öldüğüyle kalıyor, geride bıraktıklarıda yas tutuyor ise neden erteleyelim anıları, aşkı, şarabı...
Yalnız başınıza ölecek kadar lüks değil bu dünya.

15 dakikalık bir bekleyişin kim derdi ki uzun metrajlı siyah beyaz bir film kadar süreceğini. Adrenalin, kan basıncımın yükselmesi ise cabası. Sonrası yerini tebessümlere bırakan musmutlu anlar. 

18 Ağustos 2016

17 Ağustos 2016

14 Ağustos 2016

Bir güzele meyl eyledim aklıma gark etti
Duyduğum o, duyurduğum o...

11 Ağustos 2016

Köpük Kokulu Sabahlar

Bir çocuğun idolüdür babası. Ben 6 yaşlarında babamın giydiği kumaş pantolanları giymek, siyah parlak kundura ayakkabılara sahip olmak isterdim. Sakal traşı olurken izlediğim hazzı ise büyüyünce alamadım. Köpük kokan sabahlara şahit olamadım. Büyüdüğüm de babamdan uzaklaşan ben miydim? Aramızdaki masum ilişkiyi bitiren koskoca yıllar mıydı? İnsan en yakınında olanı neden daha çok sevmez ki? Kolay erişilen neden kıymet bilinmez? Herşeye emekle mi sahip olunur? Sevgi, sadakat bunlar için büyük çalışmalara gerek yok ki. 
Birini seviyorsanız güzel anıların biriktirin. Zira zaman sevdiklerinizi aldığında en büyük acı geride ortak izlerinizin azalmasıyla can yakıyor.

ve küçük dünyamın büyük mutlulukları sona erdiğinde büyümüştüm. 

"Ben çocukken o kadar sessiz ağlardım ki bazen, kendim bile farketmezdim ağladığımı. Çoğu zaman gölgelere saklanırdım. insanların içine çıkınca da hep şirin, O başı okşanmak istenen sevimli kız olurdum. Ben hep kendimi nasıl sevdirebileceğimi düşündüm. Hiç kimsen yoksa kendini sevdirmek zorundasındır.
Babalarından şikayet eden kızları can kulağıyla dinlerdim hep. Benim kavga edecek bir babam olmadı. Bana bağırıp çağıracak, sonra da pişman olduğunda gelip ne diyeceğini bilemeyecek bir babam olmadı. Giydiklerime karışan bir babam olmadı. Okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, dinlediğim müzikleri gizlice kontrol eden bir babam olmadı. Eve 5 dakika geç kaldığımda başıma bir iş gelmiş olabileceğini düşünen bir babam olmadı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan bir babam olmadı. Çevrenin beni kötü yola düşürmeye çalışan adamlarla dolu olduğunu düşünen bir babam olmadı.
Bütün kızların vardı kavgalı olduğu bir babası. Ve hepsi bütün o kavgalardan sonra dönüp dolaşıp yine barışmışlardı babalarıyla. 
Birbirlerini anlamış, her şeyi affetmiş, eski günlere dönmüşlerdi.
Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aitti. Babanın kalbi de kızına.
Benim hiç kalbim olmadı."