29 Nisan 2013
Bazı insanlar aile kurmayı öğrenirler. Yani buna değer verirler. Bazıları ise başka bir takım şeylere, değer verirler. Onlara değer verirken niye değer verdiğini düşünmez birey, toplum için erimiş olan birey. Toplum koleje girmeyi bir değer olarak sunduğu için artık o kişiliğini yok sayma halidir. Koleje girmek için yarışır, üniversiteye girmek için yarışır, iyi bir işe girmek için yarışır, güzel bir kadınla evlenmek için yarışır. Devamlı bir yarış ve kazanma zorunluluğu.
27 Nisan 2013
25 Nisan 2013
Boş Masa
Boş masası gecenin, boş masası gecenin
Sabahın kimsesizi, yalnızlığın sesi
Bana neler öğrettin
22 Nisan 2013
Sarhoş olun!
Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun.
Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhosluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, 'saat kaç' deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: 'Sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz.
20 Nisan 2013
selam alın teriyle ekmek yiyen herkese
selam bu günü hazırlayan ölüye
selam saçlarından asılan
tabanından çivilenen diriye.
selam seksen ayak merdivenli
kara yüzlü binanın
üst katından atılan
berrak gözlü
paramparça cesede..
giden gitti, kalana sabır
bu kara kışlara, açlığa sabır
sabır sürgündeki, zindandaki dostlara
yeni bir gün doğuyor..’
CAHİT IRGAT
15 Nisan 2013
Yağmurlar
Bahar'ın bir türlü gelmediği, güneşin tenimizi bir türlü yakıp, kavurmadığı bu soğuk Nisan ayının en güzel yorumuyla...Sığınacak limanlarınıza koşun, zira canınızı soğuk değil yalnızlık acıtabilir..
Ah çıkıp gitsem, çarpsam kapıyı, kime, nereye
Günahsız bir el bulsam, dokunsam
Ah bu yağmurlar
Sağ yanım derya, sol yanım ateş, yanıyor
Bir dert ki bende çare yok, sende insaf yok.
Ah çıkıp gitsem, çarpsam kapıyı, kime, nereye
Günahsız bir el bulsam, dokunsam
Ah bu yağmurlar
Sağ yanım derya, sol yanım ateş, yanıyor
Bir dert ki bende çare yok, sende insaf yok.
12 Nisan 2013
Cuma Sendromu
Cuma günü sendrom mu olur dedirten bir gün bugün, insanın mutluluk dolu sözler sarfetmesini sağlayan bir gün bugün. En azından benim için söylenemeyeceği aşikar. Lakin kulak çınısıyla başlayan, yerini halsizlik ve depresif bir gribe bırakan soğuk algınlığının ta kendisini yaşamaktayım.
09 Nisan 2013
Gizli Ajans
Biz çok modern bir aileydik. Babam da çok modern bir insandı. O yüzden beni dövmez, rencide ederdi. A.C.
04 Nisan 2013
Piraye
bulutlar geçiyor, haberlerle yüklü, ağır.
buruşuyor hâlâ gelmeyen mektup avucumda.
yürek kirpiklerin ucunda
uzayıp giden toprak uğurlanır.
benim bağırasım gelir
02 Nisan 2013
Abbas
haydi abbas, vakit tamam;
akşam diyordun işte oldu akşam.
kur bakalım çilingir soframızı;
dinsin artık bu kalp ağrısı.
şu ağacın gölgesinde olsun;
tam kenarında havuzun.
aya haber sal çıksın bu gece;
görünsün şöyle gönlümce.
bas kırbacı sihirli seccadeye,
göster hükmettiğini mesafeye
ve zamana.
katıp tozu dumanı,
var git,
böyle ferman etti cahit,
al getir ilk sevgiliyi beşiktaş ' tan;
yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan
ve Hüsnü Arkan-Luxus eşliğinde bambaşka anlamlar bulan yorumuyla...
26 Mart 2013
It breaks my heart 'cos I know you're the one for me
Don't you feel they're never had a story obviously
To never be
You would never know
I would never show
What I feel what I need from you no
You would never know
I would never show
What I feel What I need from you
every smiles come my reality irony
You won't find out what is being killing me
Can't you see me, can't you see
25 Mart 2013
19 Mart 2013
Ben çocukken o kadar sessiz ağlardım ki bazen kendim bile farketmezdim ağladığımı. Çoğu zaman gölgelere saklanırdım. İnsanların içine çıkınca da hep şirin, o başı okşanmak istenen sevimli kız olurdum. Ben hep kendimi nasıl sevdirebileceğimi düşündüm. Hiç kimsen yoksa kendini sevdirmek zorundasındır.
Babalarından şikayet eden kızları can kulağıyla dinlerdim hep. Benim kavga edecek bir babam olmadı. Bana bağırıp çağıracak, sonra da pişman olduğunda gelip ne diyeceğini bilemeyecek bir babam olmadı. Giydiklerime karışan bir babam olmadı. Okuduğum kitapları, seyrettiğim filmleri, dinlediğim müzikleri gizlice kontrol eden bir babam olmadı. Eve 5 dakika geç kaldığımda başıma bir iş gelmiş olabileceğini düşünen bir babam olmadı. Erkek arkadaşım olduğunu öğrendiğinde dünyası başına yıkılan bir babam olmadı. Çevrenin beni kötü yola düşürmeye çalışan adamlarla dolu olduğunu düşünen bir babam olmadı.
Bütün kızların vardı kavgalı olduğu bir babası. Ve hepsi bütün o kavgalardan sonra dönüp dolaşıp yine barışmışlardı babalarıyla. Birbirlerini anlamış, herşeyi affetmiş, eski günlere dönmüşlerdi.
Çünkü bir kızın kalbi her zaman babasına aitti. Babanın kalbide kızına.
Benim hiç kalbim olmadı.
Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan
Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum. Bazen öyle olur; her şey üst üste gelir. Polis olmasaydım, katil olurdum. Çünkü sahici bir sarsıntı sahte bir dengeden iyidir. Binlerce ceset, binlerce katil ve bir evlilik gördüm. Seni, intihar ettiğin gün tanıdım kızım. Seninle o gün barıştım. Şimdi sadece geceleri yapayalnız ve yalın ayak anlayabildiğim şeyler var. Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var, bütün çaresiz insanlar gibi, dağılan bir okul gibi. Acılarımız da birbirine benziyor artık kızım. Birbirine benzeyen parmaklar gibi; ama her birinin eşsiz bir izi var. Bazen gözlerim doluyor karanlıkta ama fısır fısır konuşmaya başlıyorsun kulağımın dibinde hiç susmuyorsun. Ağlamama asla müsaade etmiyorsun. Her şey affedildi babacık diyorsun. Hiç ayrılmayacağız diyorsun. Keşke hep yanımda olsaydın diyorum öyle konuştuğunu duyunca. Bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz diyorsun sen bana. Ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım. Cesetler de benzemez. Ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlatır her zaman. Koşan atlar, düşen atları hatırlatır. Yağmur yağar, durur, tekrar başlar, yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir. Beşikten mezara kadar. Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan. Yalan mı söylüyorum sana? Affet beni kızım, affet. Bir sürü doğru söyledik ama hiç burnumuz kısalmadı ki kızım.
Her temas iz bırakır
İş işten geçtiğinde bütün mazeretler tedavülden kalkar, kıran ya da kırılan da piç gibi ortada kalır
14 Mart 2013
Yalnız Değiliz - Hüsnü Arkan
Aslında çok yalnızız, en azından kendimi zaman zaman bu azınlıkta görenlerdenim. Yalnız olmayan, yalnızlıktan korkanlara gelsin, bu güzel yepyeni ezgi...
Bir eylül akşamındayız, kimse gülmüyor
Bir siyah beyaz fotoğrafta pus gibiyiz
Belki biraz önce birini kaybetmişiz
Siz hiç eksilmediniz mi? Biz çok eksildik
Korkma yanımda kal, şarkılar gibi
Madem yalnız değiliz bize bir şey olmaz
Gitmek dediğin ne? Her sabah bir gemi kalkıyor
Bir yelken, bir dümen, bir de sen; deniz başlıyor
Bu deniz neden kırmızı? Kimse bilmiyor
Kimse sormuyor, neden siyah? Sus gibiyiz
Belki biraz önce birini kaybetmişiz
Bir hikâye bitmiş ansızın, ölüm başlamış.
13 Mart 2013
Öyle mahzun, öyle garip...
Öyle yıkma kendini,
Öyle mahzun, öyle garip...
Nerede olursan ol,
İçerde, dışarda, derste, sırada,
Yürü üstüne - üstüne,
Tükür yüzüne celladın,
Fırsatçının, fesatçının, hayının...
09 Mart 2013
İnsan Nedir Ki?
insan, insan nedir? bak şu zavallı halimize; et, kemik, yağ, sinir. danadan ne farkımız var?
”- köpekler bizi içimizde kemik var diye mi ısırıyor?
- hayır, içimizde kalp yok diye ısırıyor.”
”sol eli başımın altında olsun, sağ da beni kucaklasın.”
Zamansız Bir Dünya
Bir derneğe, bir dergâha dâhil olup, her sabah kurye ile gönderilen, arasında taze ekmeği bile olmayan gazeteden ne beklenebilir ki?
08 Mart 2013
Kelebek Rüyadan uyanır..
Sen eski bir sevda şiirisin..
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus..
Ellerinde mi,
Saçlarında mı,
Gözlerinde mi
Bilmem..
Bir koku var sende,
Sıcak yaz akşamlarına mahsus..
Muzaffer Tayyip Uslu
06 Mart 2013
04 Mart 2013
01 Mart 2013
Değişen ben değilim, dönüşen savaş
Hepsi Bu
Değişen ben değilim
dönüşen savaş
yaşlanmakla ıslanmak aynı şey:
bir yağmurun gölgesinde ihtiyarlanmak
şimdi ölüm bile yetmiyor
acılarımızı tartmaya
dostlar
alıngan bir sahili pinekliyorlar
bir merhabayı bıçaklar gibi artık
selamlaşmalar
değişen ben değilim
dönüşen savaş
artık zaman bile yetmiyor
yaşadığımızı sanmaya
yine de ışıklar bu kenti
güzelmiş gibi gösteriyor
geceleri...
geceler...
yani
Ahmet Haşim in kafiyeleri...
seni aklıma düşüren
yerçekimi değil
yalancı yıldızlar
öyle uzaksın ki
üflesem soğuyacaksın
sarılsam okyanus
bir aşka yetecek kadar
ve anımsatacak kadar
sebepsiz bir ölümü,
acılarımız
ve kafiyelerimiz var...
işte hepsi bu kadar...
Yılmaz Erdoğan
Yol bir yere gitmez!
Yol zamanın bir fonksiyonu değildir. Hız, yolun zamana bölünmüş halidir. İvme ve sürtünme katsayısı bizi ilgilendirmez. Yolda olmak bir hıza sahip olmayı gerektirir. Aksi durum, yolda durmaktır.
Durmak, sıkıcıdır.
Yolda durmak, yolda olmak anlamına gelmez. Yolda durmak, yolda durmak anlamına gelir.
Yolun bittiği yerde durulmaz, ya önce durulur, ya durulmaz.
Bazen yolun kenarından renksiz duru sular akar. O sularda balık da vardır. Yolun yardığı tepelerin biri yeşil toprak, diğeri bej olabilir.
Su, aktığı yerin rengine bürünmez. Ama sana öyle gelebilir.
Ayrıca.
Yol,
Bitmez.
O, labirentin duvarıdır.
Evet, yol.
Asla bitmez.
28 Şubat 2013
27 Şubat 2013
Gitmek
Gitmek istiyorum burdan, her yerden. Kimseyi istemiyorum, hiç kimseyi. Ben kendim olmak istemiyorum, geride bırakmak istiyorum kendimi. Mesela Zeynep olmak istiyorum. Hayatta tek başına olan bir tek kendine sorumluluğu olan Zeynep yada Ayşe. Bütün hayal kırıklıklarımı yakmak istiyorum. Sonrada savurmak... Yine yoruldum galiba.. Yada o yorgunluk hep bendeydi ağır artık.
Yani gitmek istiyorum.
G.Ç.
26 Şubat 2013
Hükümet Kadın
Bu dünya, senden olmayanlarla hoştur. Onların sana verdiği ilimlerle, kıymetlerle, gönüllerle hoştur. Sadece senin gibiler değil, senden olmayan da çok yaşasın ki, sen de yaşa. Hele bir de onun gözüyle gör şu fani dünyayı. Herkes beyaz olsa, o zaman beyazı fark edemezsin ki. Değil mi? Ve yahut da siyah. Beyaz en güzel siyahta belli eder kendini. Beni ben yapan yegane şey, benden olmayandır. O yoksa, sen de yoksun. Ne anlamın kalır ne rengin belli olur, ne de tadın.
Sermiyan Midyat
Sermiyan Midyat
İnsan karar vererek aşık olmaz, sadece bir bakar, olmuş
Aşık olmak anlık bir şey. birden herşeyin çok parlak göründüğü, birden en pastel renklerin bile ısınmaya başladığı, birden tüm yemeklerin çok daha daha lezzetli olduğu bir an bu. İnsan karar vererek aşık olmaz, sadece bir bakar, olmuş.
25 Şubat 2013
Türkülerin Susmadığı, Halayların Sürdüğü bir geceden..
Grup Yorum, DHKP-C'ye yönelik olduğu iddia edilen operasyonlarda gözaltına alınarak tutuklanan avukatlarla dayanışmak için Bostancı Gösteri Merkezi'nde,"11 kapılı Kozmik Sahneli Konser" ismini verdiği konser düzenledi.
Sunuculuğunu Pelin Batu ve oyuncu Serdar Orçin'in yaptığı konserde, salona "Devrimci avukatlar onurumuzdur", "Devrimci sanat susturulamaz" pankartları asıldı.
Aralarında Kardeş Türküler, Rahmi Saltık, Niyazi Koyuncu, Marsis, Redd, Mor ve Ötesi, İsmail Hakkı Demircioğlu, Grup Abdal, Yeni Türkü, Fuat Saka, Ferhat Tunç, Pınar Aydınlar, Nejat Yavaşoğulları, Hakan Yeşilyurt, Burhan Berken, Zuhal Olcay, İlyas Salman'ın da olduğu 53 sanatçının katılarak destek verdiği konserde ilk olarak söz alan ÇHD üyesi avukat Evrim Karatay, ÇHD'nin geleneğini sürdürdükleri için kendileriyle gurur duyduklarını belirterek, "Sadece ekmeğe değil adalete de muhtaç olduğumuz bu ülkede 40 yıldır adalet için mücadele veriyoruz. Bu mücadele geleneğinin bir parçası olmaktan onur duyuyoruz" diye konuştu. "Biz her zaman bu bedeli ödemeye hazırdık, korkmadık, korkmuyoruz" diyen Karatay, AKP İktidarının halkın hak mücadelesi aramasından korktuğunu söyleyerek, "Muhalefeti susturmak amacıyla halkın avukatlarını halkın öğretmenlerini halkın evlatlarını tutukladı. Bu ülkenin Başbakan'ı kendini polis şefi yerine koyarak 11 kapılı kozmik oda uyduruyor. Bizler işkencecileri katliamcıları değil halkın avukatlarını tutuklayan yargıyı hiçbir zaman meşru görmedik, görmeyeceğiz" dedi.
18 Şubat 2013
Grup Yorum Konseri
Türküler susmayacak, Halaylar sürmeye devam edecek. Daima!
Grup Yorum 24 Şubat'ta Bağımsız Türkiye için, dayanışma konseri ile Bostancı Gösteri merkezinde saat 15:30 da...
Grup Yorum 24 Şubat'ta Bağımsız Türkiye için, dayanışma konseri ile Bostancı Gösteri merkezinde saat 15:30 da...
14 Şubat 2013
Ezgiler Yüreğinin Diliydi...
Bu arada; hiç başımızdan eksik
olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir
gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de
geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya
çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto
"Ç´e" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere,
sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak
annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı
gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar
gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar
gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar,
ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci
çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar
söyledik. Teşekkürler dünya.
Kazım Koyuncu
Tsira
Muöod mapşaliak teşi
Nana éira kogale
Süan üoropak ma omöopu
Nanaia éira kogale
3ira éira nanaia éira kogale
Si vardisu uçguku do
Nana éira kogale
Tişen goévangvrdişnero
Nanaia éira kogale
3ira éira nanaia éira kogale
TSİRA (Türkçe)
Bahçedeydim gül gördüm
Tsira kız kurbanın olayım
Koparmak istiyordum, koparamadım
Nanaia kız kurbanın olayım
Kırlangıçlar gibi
Senin sevdan sardı beni
Tsira kurbanın olayım
Sen gülden daha güzelsin
Bu yüzden tüm sözlerim, övgülerim
Tsira kurbanın olayım
Söz: Anonim(megrelce)
Müzik:İ. Bobohidze
Düzenleme: İberya Özkan, Kazım Koyuncu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)