Bu arada; hiç başımızdan eksik
olmayan gökyüzüne, günün karanlık saatlerine, ara sıra kopsa da fırtınalara, bir
gün boğulacağımız denizlere, eski günlere, neler olacağını bilmesek de
geleceğe, kötülüklerle dolu olsa bile tarihe, tarihin akışını düze çıkarmaya
çalışan tüm güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlar 'a, ateş hırsızlarına, Ernesto
"Ç´e" Guevara'ya, yollara-yolculuklara, sevgililere, sevişmelere,
sadece düşleyebildiğimiz olamamazlıklara, üşürken ısınmalara, her şeyden sıcak
annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı
gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar
gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar
gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar,
ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci
çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar
söyledik. Teşekkürler dünya.
Kazım Koyuncu