Taylan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Taylan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

02 Haziran 2020

Belki de seni güzel yapan, değerli kılan şeyin nasıl göründüğü ya da neler kattığı değil.
Sevginin, cesaretin içindeki enerjinin aktığına olan inancın senin hayata tutunmanı sağlıyor olması...
Hayatla arandaki bağ da bu şekilde kuruluyor.
Bağ kurmak; doğaya, insana ve hayallere...

11 Mayıs 2020

Eskiye takılıp duruyoruz. İyi anıları çabuk unutuyor, travmalarımızı ise bizimle mezara kadar götürüyoruz. Bu bozuk düzene zaman zaman başkaldırasım geliyor. En büyük devrik cümlelerimle küfürler saçmak istiyor, kalbimden taşasım geliyor.
“Soğuk nasıl kendini hissettirmek için çatlak bırakıyorsa ellerinde, yıllar da çatlaklar açıyor çatında, duvarında. Ha bir de, bazı sevgiler de çatlaklarla hissettiriyor kendini. Çatlakları onarmayı istemek sevginin şifacılığı. Şifacılık da her elden gelmez öyle, hatta hekim olmak da değildir şifacı olmak. Şifa; şifadır. Tedavi tıbbi.
En eski şeyler, asla içimizde eskimeyenlerdir, bundandır dünyaya yenilmek istemeyişim, yenilenmek ve yeni olmayı birbirinden ayırt etmeye çabam.
Ve o çabayı hep sezenler olur. “
Yeni bir hayata başlamak için hafızamızda yaşadığımız kötü anıları sildirmek gibi tıbbi olmayan yöntemler varmış. Peki bu anıların bedenimize verdiği izler! Onları nasıl sileriz?

23 Nisan 2020

Zihnimden geçen her şeyden, hatta zihnimin bilmediği şeylerden korkar oldum. Zihnime henüz gark  etmemiş olayların yaşanmış paradoksları içindeyim. Gelecek an'da olanı şuan yaşıyor gibiyim. Bu alışkanlık artık geleceği değil,  geçmişteki fikirleri korkutan bir ıstırap halini alıyor.

02 Nisan 2020

İnsanın içine, derinlerine kadar nüfus etmiş olan acı his, siyah bir kabusta aksırarak boşalır. Bu nedenle yeni güne uyanan bireyin bedeni adeta yenilenir. Öfkesi taşmak üzere olan ruh, arınarak özgürce nefes almaya başlar. Beden ve ruhun yeniden tanışması tam da bu noktada başlar.

31 Mart 2020

Yalnızlık; kalabalık şehirlerde ölmek gibi. Ta ki çok sevdiğiniz biri ölene dek, ölümle tam anlamıyla karşılaşmazmışsınız gibi..
Doksanlı yıllarda yaşadığımız elektrik kesintilerinde evde yaşanılan sessizlik gibi şehir, herkes evine dönmüş, sadece otoyolların cıvalı sarı lambaları kadarıyla aydınlanıyordu yollar.

20 Şubat 2020

Zaman hayatımızın bir yanılsamasıdır. Geçmişi çok hızla tükettiğinde ve geriye bıraktığın yılların ağırlığı bir tüy kadarken, gelecek zamanı beklemek ömrünün törpüsüdür. Adeta saniye saniye geçer.

13 Şubat 2020

Kişinin olduğundan farklı görünmesi beyhude bir çaba. Zira insan için ilginç olan, yeni bir başlangıçlara nasıl tepkiler vereceğidir. Bu yeni başlangıçlara uyum sağlayan insanın bir süre sonra bedeni de ruhu da tazelenir.

07 Şubat 2020

Yaşadığımız coğrafya ile yaşanılır istediğimiz dünyanın pek alakası yok. İkisi arasında ezilen bir kafadan başka bir maneviyata da sahip değiliz.
Bu iki dünyanın dışında kaldığınız zaman yalnızlığınız daha da mühürlenir. Bu durum bazen bakış açınızı değiştirmeye neden olabilir.

13 Ocak 2020

Ne zaman ki içindeki hakikati keşfetmek için bir şeyler yaparsan, o zaman özündeki benliği bulacaksın. Ta ki canın yanınca, ta ki en büyük acıya kavuşunca... Farklılıklarındaki algılama biraz gözlemle, biraz da birinin sana dokunmasıyla ortaya çıkacak. Bu durumun en can sıkıcı kısmı da seni dibe çeken bir el tarafından olması..

03 Ocak 2020

Orta Anadolu; zamanın adeta durduğu bir coğrafya. 
Ruhunuzu köreltede bilir, iyi de edebilir. Bu topraklarda Devramber'ler bile size yüzünü dönmeyebilir... Ne beklediğinize bağlı.
Büyük bir metropol de doğup büyüdüyseniz eğer küçük coğrafyalardan beklentinizde az olmalı. Ancak ruhunu onarmak isteyen birey tam da bu şehirlerde nefes alır.
Zaman ve mekan sıkıştıysa, kaçış yolu da daralır.

27 Aralık 2019

İnsanı hayatta tutan en büyük manevi değer umut.
Yaşama umudu..
Umut ettiği zaman insan, birini sevebiliyor, hayal kurabiliyor, kendine hedefler koyabiliyor. Bunlara biraz yaklaştığında hayata tutuna biliyorsun.
İnancı kalmamış insanı ise ancak rasyonel bir değerle ayakta tutabilirsiniz. Bu umut etmekten daha zor olabilir.
İnsan hayattan ne bekler ki; 
Kimi ölene kadar seveceği bir eş ve çocuklar..
Kimi bir tag'ın altında tek başına, omuzlarında sadece parasını korumanın getirdiği bir yük..
Kimiyse binlerce anılar biriktirdiği kaybettiği kişinin, o değil de ben olsaydım diyebilmeyi...
"Belki de az, hayat ve ölüm kadardır!"

09 Aralık 2019

Monoton giden hayata ve kuralsız insanlara tahammül edemem. Her yalnız kaldığım anda, bir şeyleri sorgulamaya başladığımda gerçeklerle yüz yüze gelirim ve hayatta en son isteğim gerçeklerle yüzleşmek. Gri bir şehir, kapalı bir hava bile direncimi kırar ve moralimi bozar. Sadece melankolik yetmiş beş promilli bir gece de, tümüyle yalnızken, unutulmuş ve kaybolmuşken, hiç bir şeye yararımın kalmadığı anda kendimi bulurum. Bu bazen huzur verir bazense hayatın tüm yükünü omuzlarımda hissettirir.

02 Aralık 2019

Bazen bir okur, okuduğu kitapta, bir seyirci sinema da, yahut tiyatro da kendi deneyimindeki yaraları kapatmaya çalıştığı için o an'a ait olmayı ister. Yani bir anlamda yitirmiş olduğu, zamana kaydettiği anı kovalar. Bu nedenle, huzursuzluk ve iletişimsizlikle yaşadığı çağdaş hayatın yarattığı boşlukları doldurmayı umar.

11 Kasım 2019

Gün yüzü görmeyen ruhlarımız her geçen gün mayalanmaya devam ediyor. Her geçen gün yıpranan, delik deşik olan umutlarımız ve hayallerimiz ise biraz daha eskirken, günün sonunda heybemizde bom boş bir yüzleşme kaçınılmaz oluveriyor.
"Umut fakirin ekmeği" değil artık!

01 Kasım 2019

Özgürlük dediğin sadece demokratik haklarını kullanmak, bu süreçlerin parçası olan oluşumların içinde olmak değil; her ne olursa olsun tüm düşünceleri, hayatları sorgulamayı ve yaşadığımız topluluklara nasıl katkı sağlanmasını gerektiğini bireylere aktarmaktan geçiyor.

17 Ekim 2019

Gelişmemiş 3.dünya ülkelerinden birinde ikamet ediyorsanız eğer bazı durumlara alışmanız gerek. Örneğin; duyarlılık seviyeniz o coğrafyaya ait insanlardan bir kaç gömlek altta olmalı. Zira delirmek içten bile değil. Kuralsızlık, saygısızlığı peşinden sürüklüyor. Olması gereken standartlar sıra altı kişilere garip geliyor. Bu durum azınlıkların yaşam standardını daha da zora sokuyor. Benim gibi!

14 Ekim 2019

Aynı rüyaları sık sık görmeye başladığında, aynı güne uyandığın anı fark ettiğin de dipsiz bir kuyu gibi kısır döngüyle geçer zaman. Zaman insanı bazen iyi etse de, yaranın izi kalmıştır bir kere. Her gidenin dönmediği gibi, her yaranın iyileşmediği gibi... 
Bazen umutsuzluk insanı küllerinden yaratabilir. İnanmak dediğin trajedi tam da bu!
İnsanın yaşamı boyunca en uzun süren mücadelelerinden biri de, hislerinin ayrımına karşı başlattığı apansız mücadeleler. Kalbin ve beyin, hayal gücü ve gerçeğe yansıttığı bir muhakeme ayrımı...
Bedenlerimiz her ne kadar birbirine benzese de fikirlerimiz bambaşka. Her coğrafya da ayrı bir kültür, her din de farklı bir inanış. Maneviyat dediğimiz olgu insanı hayata bağlıyor. Düşünmenin ve hissetmenin bir maneviyat olduğunu gibi. Zira hissetmek, dokunmak da manevi bir an’a ait.