23 Temmuz 2015
20 Temmuz 2015
#suruçtakatliamvar
"IŞİD'in yaktığı Kobanê'yi kuracaktık, barış için gelmiştik.
Canlı bomba soktunuz aramıza, barış sloganları atan yoldaşlarımız şehit düştü. Yaralıları taşıdığımız araçlara gaz bombası atıyorsunuz. Polisler hala gülüyor, nasıl insanlarsınız? Neyin kin'i neyin öfkesidir bu efendiler.
Suruç yanıyor.
#suruçtakatliamvar
19 Temmuz 2015
18 Temmuz 2015
Yaşanan onca şeye,
Pay edilen ekmeğe,
Birlikte ilk defa dinlenen şarkılara,
Ceptekini üleştirmeye,
Başlı kıçlı yatmalara,
Damı akan odalarda kurulan hayallere,
İlk aşklara,
İlk reddedilişlere,
Salondaki çekyatta yattığımız eş dost gezmelerine,
Sırf ucuz olsun diye yediğimiz ketçaplı pilavlara lan,
Yoklukta içtiğimiz mantarı hep içine düşen şişesinden ucuz şaraplara,
Kaçak binilen trenlere,
Esnaf lokantalarına,
Görüşmediğimiz arkadaşlara,
Ayrıldığımız sevgililere,
Alayına isyan değil işte kardeşim, alayının şerefine içiyoruz lan! ''
Şerefe!
Pay edilen ekmeğe,
Birlikte ilk defa dinlenen şarkılara,
Ceptekini üleştirmeye,
Başlı kıçlı yatmalara,
Damı akan odalarda kurulan hayallere,
İlk aşklara,
İlk reddedilişlere,
Salondaki çekyatta yattığımız eş dost gezmelerine,
Sırf ucuz olsun diye yediğimiz ketçaplı pilavlara lan,
Yoklukta içtiğimiz mantarı hep içine düşen şişesinden ucuz şaraplara,
Kaçak binilen trenlere,
Esnaf lokantalarına,
Görüşmediğimiz arkadaşlara,
Ayrıldığımız sevgililere,
Alayına isyan değil işte kardeşim, alayının şerefine içiyoruz lan! ''
Şerefe!
15 Temmuz 2015
Hayat mutsuzlukların ardından açan gökkuşağından ibarettir
Canımı acıtanlar oldu, hayatımla oynayanlar, çok nadir de olsa gördüğüm rüyalarıma inanmayanlar, zora gelipte bırakanlar, düşlerimle dalga geçenler, başarımı küçümseyenler, gözlerimde iki damla yaş bırakanlar, ama her acı insanın olgunlaşması içindi. Daha çok olgunlaşıyordum, her gün daha fazla, her gün daha fazla acıyla.
Beni bu ara anlayan yazılar var sadece, garip ama esaslı yazılar. Yazıyordum gece gündüz. İç sesim paragraflara karşı bir savaş veriyordu. Birileri kahkaha atarken, birileri sıcak sohbetteyken, birileri umut kurarken, bazıları farklı okyanuslara dalarken içimdeki çocuk ağlıyordu, belki de ağlayarak öğreniyordu hayatı.
Susturamıyordum, acı veriyordu. Anlıyordum, insanın geçmişinden kaçamaması, hayatındaki en büyük sınavdı. Bir sınav içinde binbir sınava giren duygularımın çektiği sancı her gün nefes darlığımı daha da arttırıyordu.
Tüm bu acılı günlerimde şükran duygularım, ve inancım tek tesellimdi. Evet evet, acı olgunlaştırır. Acı kapıları açar. Size bir mutluluğu anlatın desem bana sadece iki dakika anlatırsınız, ama mutsuzluğu anlatın desem yılları anlatırsınız, evet işte hayat mutsuzlukların ardından açan gökkuşağından ibaretti.
Birileri umudunuzu kırabilir, her zaman olacaktır. Birileri hayallerinizi de alabilir, hiç para vermeden arkasına bakmayarak, birileri gözlerinizdeki yaşıda anlayamaz, birileri vardır, hep sonradan gelirler, onlara inanırsınız, hayatınızı teslim edersiniz,onlar sizi hiç anlamaz, bir serçe gibi terkeder ruhunuzu.
Neyse boşverin bunları, en iyi sevgi, insanın eski mutsuzluklardan kaçmak için değil de, yeni mutluluklara kavuşma umuduyla beslediği sevgidir.
Öyle veya böyle, acılı veya sancılı, gram kadar da gücüm olsa beni benden alamazdı sevgili hayat, hani nefes darlığımla da yıkamayacaktı beni.
Sonra avcuma ağladım, uyudum, gün bitti.
12 Temmuz 2015
10 Temmuz 2015
09 Temmuz 2015
Bir Dost Atışması Vol.2
T.A.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burda
Ve çok ağır ilerliyor.
Yüzümdeki çillerden başka
İsyan eden biri yok hayatımda.
T.E.
Ki zaten isyan halinden hoşnut olmayanlar için değil midir?
Zamanın ağır ilerlemesi Ağrılı ilerlemesinden bin kat iyi değil midir?
Şimdi Yüzüm size dönük. Gözlerim yerde belli bir istikameti olmadan ağır ağır yürüyen bi atlı karınca da takılı.
Ah çocukluğum gelir aklıma, ne çok severdim izmir Fuarı'nda, ışıklar altında atlı karıncaya binmeyi...
Zaman çok hızlı ilerliyor.
Şimdi mucizevi bir yerdeyim
Zaman bir salyangozun vücudunda yaşıyor burda
Ve çok ağır ilerliyor.
Yüzümdeki çillerden başka
İsyan eden biri yok hayatımda.
T.E.
Ki zaten isyan halinden hoşnut olmayanlar için değil midir?
Zamanın ağır ilerlemesi Ağrılı ilerlemesinden bin kat iyi değil midir?
Şimdi Yüzüm size dönük. Gözlerim yerde belli bir istikameti olmadan ağır ağır yürüyen bi atlı karınca da takılı.
Ah çocukluğum gelir aklıma, ne çok severdim izmir Fuarı'nda, ışıklar altında atlı karıncaya binmeyi...
Zaman çok hızlı ilerliyor.
08 Temmuz 2015
07 Temmuz 2015
Yüzyüzeyken Konuşuruz
Kavgalarımıza, endişelerimize, tüm beklentilerimize ara verme zamanı!
Derin bir nefes alıp, bileklerimiz ağrıyana kadar koşalım, en uzağa..
Sonrası mı?
E Seni Seviyorum :)
05 Temmuz 2015
Yalnızlık Vol.2
Ben aslında hayatım boyunca hep yalnızdım, herkes kadar yalnızdım, yada herkesten biraz daha fazla yalnızlık, hayatım boyunca nereye gitsem peşimi hiç bırakmadı..
Her yerde.. evde, sokakta, arabada, Erdal Abinin bakkalında bile, kaldırım ve dükkanlarda.. her yerde
Kaçış yok..
Her yerde.. evde, sokakta, arabada, Erdal Abinin bakkalında bile, kaldırım ve dükkanlarda.. her yerde
Kaçış yok..
Her insanın, korkularıyla, acılarıyla, tüm geçmişiyle ve gerçeklerle yüzleşmesi gerekir. Bunu ne kadar geç yaparsa, kendisindeki değişimi de o kadar geç fark eder. Acıyı ve üzüntüyü paylaşmak daha da yakınlaştırır insanları. Yüz yüze konuşamadıkları şeyler olsa da birbirleri için ne kadar önemli olduklarını bilirler her zaman. Ne istediğini bilen biri daha hızlı yol alır. Daha çabuk çıkar düştüğü kuyudan. Ne olursa olsun yalnız olmadığını bilmek ister insan. Üzerinde durduğu ayakları ne kadar güçlü olursa olsun, birinin elinden tutmasını ister. Kendisiyle yüzleştikten sonra bile hayatında hiçbir şey değişmez bazısının. Onların hayatında değişime yer yoktur. Her şey olduğu gibi kalsın isterler. Kiminin de kendisiyle yüzleşmeye hiç mi hiç ihtiyacı yoktur. Birine tüm geçmişini anlatmak, ona seni seviyorum demekten daha zordur aslında. Bazıları işte bunu yapar. Sevdiğini söyleyemez belki ama alır tüm geçmişini avcuna bırakır. Bazen de bir yüzleşme hiç de iyi bir sonuç vermez. Ve ne olursa olsun insan yüzleşmeli kendisiyle. Hatalarını görebilmeli. Yaptığı her hatadan ders çıkarabilmeli. Çünkü hata insanlar içindir.
02 Temmuz 2015
Ankara'da Bir Sabah
Böylesine koyu gri bir şehri, gözlerinin mavisiyle renklendirdiğinin farkında olmayışın kadar tutulmuştum sana..
ve Yağmur inceden yağmaya başladı, ahmak ıslatan cinsten.
ve Yağmur inceden yağmaya başladı, ahmak ıslatan cinsten.
Sivas'ı unutmak mı?
Sivas'ı unutmak mı? Kimi unutmak mesela? Muhlis Akarsu'yu, Menekşe'yi, Edibe'yi mi unutayım? Neyi unutmak mesela? Otelin önündeki binlerce ağzı salyalı yobazı mı unutayım? Kırılan camlardan dışarı uçuşan perdeler ile tutuşan canları mı unutayım? Teşhiş etmek için yanmış vücutlara baktığımızı mı unutayım? İlaçlanmadan gavur ölüsü gibi battaniyelere sarılan şehitlerin, vücutlarından battaniyeleri ayırmak için çığlık atan aileleri mi unutayım? Mahkeme salonlarında hakaretlerin havaya uçuştuğu duruşmaları, önce avukatlıklarını sonra mecliste vekil, bakanlık yapan zatları mı unutayım? Acılarımıza "Hayırlı Olsun" diyenleri, Sivas'ı sadece işi geldiğinde konuşan çıkarcıları mı unutayım?
01 Temmuz 2015
30 Haziran 2015
gidenler bizden hep bir parça götürürler
o parçanın yerinde de derin izler kalır
herkesin bir yara izi vardır
insanlardan gizlemeye çalıştığı saklamak için çok uğraştığı bir yara izi
herkesin bir yara izi vardır
kimseye dokundurtmayacak kadar güzel olan
baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak bir yara izi
bu izlerle yaşamaya alışırsın
bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı yaşamayı yeniden sevebilirsin
ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur
acın da biraz olsun hafiflemeye başlar...
o parçanın yerinde de derin izler kalır
herkesin bir yara izi vardır
insanlardan gizlemeye çalıştığı saklamak için çok uğraştığı bir yara izi
herkesin bir yara izi vardır
kimseye dokundurtmayacak kadar güzel olan
baktıkça nefes alabiliyor olmanın kıymetini anlamanı sağlayacak bir yara izi
bu izlerle yaşamaya alışırsın
bir sabah belki gün doğarken baktığında dışarı yaşamayı yeniden sevebilirsin
ve bir gün elbet birileri o yara izlerine dokunur
acın da biraz olsun hafiflemeye başlar...
27 Haziran 2015
“Eğer bunu okuyorsan, bu uyarı senin için. Bu anlamsız yazıda okuduğun her kelime hayatından harcanan diğer bir saniye demek. Yapacak başka işlerin yok mu? Hayatın gerçekten bu kadar boş mu da bu anları daha iyi geçirebileceğin bir yol düşünemiyorsun? Yoksa saygı ve inanç beslediğin otoriteyi ortaya koyanlardan çok mu etkilendin? Okuman gereken her şeyi okur musun? Düşünmen gereken her şeyi düşünür müsün? Sana alman gerektiği söylenen her şeyi satın alır mısın? Apartmanından dışarı çık. Karşı cinsten biriyle tanış. Lüzumsuz alışverişi ve mastürbasyonu bırak. İşinden ayrıl. Bir kavga başlat. Yaşadığını kanıtla. Eğer insanlığını ispat edemezsen, bir istatistik olarak kalacaksın. Artık uyarıldın.
Bir Garip Atışma
T.A.
Nasır tutmuş kalbim kaç kez daha kırılabilirdi ki?
Kendime mezar olmuş bedenim, kaç gece daha ah çekecekti ki?
Varsın kuşlar da konmasın göğsümün kafesine
M.Y.
Nasır tutmuş kalbin sevgiye hasret ve küskün,
Duygularına mezar olmuş bedenin şefkate hasret ve bitkin,
Gözlerinde hep bir hüzün, gülümsemen hep bir buruk..
B.T.
Kırılabildiği yere kadar kırılacak
Mezardan duyulacak daha nice ah’ların
Sonra bakmışsın kuşlar zaten hiç konmayacak…
İşte bundandır hep edebiyata kaçışımız.
Nasır tutmuş kalbim kaç kez daha kırılabilirdi ki?
Kendime mezar olmuş bedenim, kaç gece daha ah çekecekti ki?
Varsın kuşlar da konmasın göğsümün kafesine
M.Y.
Nasır tutmuş kalbin sevgiye hasret ve küskün,
Duygularına mezar olmuş bedenin şefkate hasret ve bitkin,
Gözlerinde hep bir hüzün, gülümsemen hep bir buruk..
B.T.
Kırılabildiği yere kadar kırılacak
Mezardan duyulacak daha nice ah’ların
Sonra bakmışsın kuşlar zaten hiç konmayacak…
İşte bundandır hep edebiyata kaçışımız.
25 Haziran 2015
Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk
Gece trenlerine binme kaybolursun
Sokaklarda mızıka çalma çocuk
Vurulursun
Gece trenlerine binme kaybolursun
Sokaklarda mızıka çalma çocuk
Vurulursun
22 Haziran 2015
Bir insana endişe etmeden sırtını dayamak, güvenmek için hiç bir bilgi birikimine veya makama ihtiyaç yoktur. Bazen hissedersiniz, referans aldığınız kaynaklara güvenirsiniz, hayal kırıklığı yaşadığınızda ise tüm dünyada bu kuralın hiç değişmeyeceğini düşünürsünüz. Çünkü gururunuz bir defa incinmiştir. Üstelik bu incinme birden fazla nüksetmiş olabilirde. Bu hayatta herkesin herkesten beklediği en büyük maneviyat, bir kişi yüzünden açılmış yaraların başka bir kişi üzerinden kapatılmasını beklemek kadar bencilliktir. Halbu ki yarayı açan kimsenin iyileştirmesi gerekmez mi?
En azından nazik bir dille bunu ima edemezmiydi?
Neden bu kadar acımasız bir şekilde yaralarımızı deşip duruyoruz. Neden?
Anılar, hatıralar vs kimin umrunda. Bir insanın kalbine dokunduğunuz an ve acıttığınız an o kalp artık öfkesinden birşey görmeyebilir.
Kalbimizi tehdit etmeyelim efendiler, zira yaşanacak onca güzel şey varken...
20 Haziran 2015
Kaplumbağalar da Uçar
Bana dediler ki, Kamışlı'da
Dilberin hastadır.
Bu dilberin hastalığı üzerine
Kimse bir çare diyemiyor
Dediler ki gelindir, küçüktür
Hikayesi çok uzundur
Doktorun elinde yaralıdır
Kirli tırnakların altındadır
Bana dediler ki Diyarbakır'da
Dilberin feryatlardadır
Gözlerimde gözyaşlarım
Gecede gündüzde kızıl bir pınardır
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)