10 Temmuz 2017

''Ben buraya hapsoldum Nihat.. Hapsoldum.. Evler dükkanlar ağaçlar.. Hep aynı şeyler, aynı yüzler, aynı sesler.. 7 yaşında geldim ben buraya Nihat ne hayallerle geldim. 40 yıl sonra halime bak. Buranın bir parçası oldum. İskele gibi, durak gibi, Sermet'in köşesi gibi.. Yaşıyor muyum? ölü müyüm? taş mıyım.. duvar mıyım? neyim, hayatımın anlamı ne? 

Çocuklarım.. Babam.. Dedem.. Eski karım..Arkadaşlarım.. Ya ben Nihat? ben? ben nerdeyim ya? yetti artık, burama geldi be! dayanamıyorum.. nefes alamıyorum. ölünce arkamdan iyi adamdı diyecekler, kıyak delikanlıydı diyecekler.. Fedakardı.. Ailesine düşkündü, yardım severdi hep başkalarını düşünürdü..! Çengelköy'ün evliyasıydı..! 

Hadi.. Hadi gömün beni ne bekliyorsunuz? şimdiden gömün! yaşamıyorum zaten.. Yaşamıyorum! yaşasam sen kendin için ne istiyorsun be adam diye sorarım! soramıyorum! korkuyorum!! sevdiğim insana bekle bende geliyorum diyemiyorum ben be! ölmüşüm ben Nihat, ölmüşüm yav! siz öldürdünüz beni siz! ölmek istemiyorum! durduğum yerde çürümek istemiyorum!! o benim son çaremdi..beni bu hapishaneden çıkaracaktı, o benim kurtuluşumdu! gitme demek istedim, diyemedim!! diyemedim Nihat diyemedim!! Elif'de gitti Nihat! ben gene kaldım... Bittim..Bittim ben Nihat.."




Düşlerinde Özgür Dünya

Ben Ali İsmail Korkmaz… 19 yıllık ömrüme insanlara, hayvanlara, doğaya ve hayata duyduğum o büyük sevgiyi sığdıramadım; peşinden koştuğum hayallerime bu sürede ulaşamadım. Fakat biliyorum ki arkamda benim hayatıma sığmayacak büyüklükteki sevgiyi yüreklerinde taşıyan; benim için, benim yerime hayallerimi gerçek kılacak olan dostlar, güzel insanlar bıraktım… Sanılmasın ki kendim için kendi adıma hayaller yarattım; ben, paylaştıkça mutlu olanlardandım…

03 Temmuz 2017

"İyi ol fakat çok iyi olma. Birazcık huysuz ol fakat çok değil. İçinden geliyorsa dua et. Eğer sana rahatlık veriyorsa arada bir küfür de et. Etrafındakilere mümkün olduğunca dostça davran, müşfik ol. Eğer bir gün kötü davranmanı gerektirecek bir durum karşısında kalırsan; bağır, çağır, kır, dök ve unut! Her zaman ve her yerde eline geçen bütün saadeti yakala, en ufak bir parçanın bile kaçmasına izin verme. Yaşa her şeyden önce yaşa ve sırf tesadüfen bu dünyaya gelmiş olduğun için, laf olsun diye günlerini geçirme.

Eğer gerçek aşkı tanıyacak kadar şanslıysan; bütün kalbin, ruhun ve bedeninle sev! Hayatını o şekilde yaşa ki; her an kendi elini sıkabilesin ve her gün faydalı olan, hiç olmazsa bir şey yap ki; gecelerin yaklaşırken örtüleri üzerine çekip kendi kendine "ben elimden geleni yaptım" diyebilesin. Düşüncelerin neyse hayatın da odur. Hayatın gidişini değiştirmek istiyorsan düşüncelerini değiştir."

"Bazı insanları eğitemezsiniz. Kötülüklerini suratlarına vurunca sadece inkar etmez, sizden daha da nefret ederler. Onları görmezden de gelemezsiniz. Cezalarını hak etmişlerse hak etmişlerdir. Merhamet her zaman en doğrusu değildir, en güzeli ve en ahlaklısı da değildir. Size kötülük edenleri mazur görmek, onlara anlayış göstermek, onların içindeki şeytanı ancak besler, büyütür. Affetmek belki de o insana yapabileceğiniz en büyük kötülüktür."
“Evren her zaman istediği kadar saçma görünsün, düşlerimizi gerçekleştirmek için verdiğimiz savaşımda bizim yanımızdadır. Çünkü onlar bizim düşlerimizdir ve o düşleri kurmanın bize nelere mal olduğunu yalnızca biz biliriz."

Piedra Irmağı'nın Kıyısında Oturdum Ağladım

28 Haziran 2017

Bir mizahşöründe dediği gibi, her gün dünün aynısı gibi bu aralar.
Rüzgarı arkasına alan atlar, yaşama telaşı ile bir yerlere yetişmeye çalışan renkli yakalılar.
Duymak istediğimiz bir çift umutlu söz. Yalnızlığımıza ortak etmeye çalıştığımız bir dost kahkahası, bir sevgili öpüşü ise en büyük beklenti..
Hayatsa bir masal söylemi sanki..
Tanrı, çatlama cesaretini gösteren her tohumda, gördüğünün ötesini hissetmek için acıyı göze alan her ruhta, deneme cesaretini gösteren her düşüncede var olur. Korkusuzca ve doğallıkla kendini deneyimler.

21 Haziran 2017

Zamansal Paradoks


Bir gün bir yetimhaneye bir kız çocuğu bırakılır. Yetimhanedekiler bu çocuğa Jane adını verirler ve büyütürler. Jane, bir gün okulda Jim adlı bir adamla tanışır, aşık olurlar; fakat sonra tartışır ve ayrılırlar, ancak Jane hamiledir. Çocuğu doğurur ancak aynı akşam birisi hastaneye girip çocuğu çalar. Jane ise çok hastalanır ve tek çare olarak doktor, Jane'i kurtarmak için onu bütünüyle erkeğe çeviren bir operasyon yapar. Jane, Jim adını alır. Bir gün barda birisiyle kavgaya girişir ve dayak yer, barmen yanına gelir ve der ki, "Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?". Jim geçmişe gider ve orada Jane adlı bir kızla tanışır, aşık olur ama sonra ayrılırlar. Bir gün Jane' in bebeği olduğunu öğrenir, gizlice gidip hastaneden çocuğu çalar ve zaman makinesiyle daha da geçmişe giderek onu bir yetimhaneye bırakır. Daha sonra zaman geçer ve birkaç iş değiştirdikten sonra barmen olur. Bir gün dayak yiyen Jim ile karşılaşır ve yanında gidip der ki: 'Bu zamanda mutlu değil gibisin, benim bir zaman makinem var, geçmişe gitmek ister misin?"

16 Haziran 2017

uzaktan parka bakıp üstümü çizmek kolay
görmezler sadece yularlarını
bankın kenarına bağladığım
soyut atların gölgesinde
dinlenebildiğimi