12 Mart 2016

Çember Çıkmazı




Bundan 30 yıl evvel, ilk isminin "Emek Sokak" olarak bilinen ve bu Emek adını dar gelirli Anadolu insanlarının birlik ve beraberlikleriyle inşa ettiği, Belediye Encümen üyelerinin de onayıyla Emek ismini alan sokaktır. 2000'li yıllardan sonra ise tabiri caizse feleğin çemberinden geçen bu sokak ve sakinleri, belediyenin Emek isimli sokağını aynı mahallede iki tane olmasının karışıklıklar yaratması sebebiyle "Çember Çıkmazı" adını vermişler.  

Çocukluğumun en saf en güzel anılarının geçtiği sokaktır Çember çıkmazı. (Emek) Düşe kalka bisiklet sürmesini öğrendiğim ve en çok terleyip oynadığım futbol maçlarını bu sokakta yapmıştım. Akşam 7’den sonra ise babamın işten dönüşünü bekleyip, sokağın başında görür görmez, ellerinde ki torbalara sarılıp bana ne getirdin telaşını her gün yaşamaktı. Arkadaşlıklar ve komşuluklar ise cabası…

Murathan Mungan’ında dediği gibi;
Ya dışındasındır çemberin
Ya da içinde yer alacaksın
Kendin içindeyken
Kafan dışındaysa


T.A.

11 Mart 2016

Bir gün "ne yaptınız" diyenlere, "yaşadık" diyeceğim. Tanıklık yapmak derdi olmasa, iktidarların muhalefetine çamura saplanmış bir ülkede yaşamak işmişçesine.

08 Mart 2016

Göğe bakan kadınları uzun uzun sevin, gökyüzü gibi sevin yani, çantasında biber gazı taşıyan kadınları korkmadığına inandırarak sevin, kaosa girip saçını kesecek duruma gelmiş kadınları umudunun olduğuna inandırarak sevin, tılsımlı gözleriyle boşluğa bakan kadınları boşluktan çekerek sevin, güzel gülenlerin gözlerini sevin, sinirlendiğinizde ağlayan kadınları, ağlayınca sevin. Hani bir deniz kenarında hayallerini size anlatan kadınları rengarenk sevin. Her kadını kız çocuğu gibi sevin, bazen küsse de darılsa da. Bazılarını farklı sevin, şiirden anlayanlarını, asi olanlarını. alelade sevmeyin, nefretle sevmeyin... Emekçilerini alnındaki terlerinden sevin... Göçüp gideni, ayrılanı da sevin. Mimoza çiçeği gibi, öncesi veya sonrası olmadan, sevin gayrı.
Dünyanın hiçbir yerinde güvende olmayan kadınları sevin.

06 Mart 2016

Başkaları tarafından şekillenirken hayatımız sesimiz çıkmaz. Bir arada kalmaya çalışırız sadece. Çünkü birbirimizden başka kimsemiz yoktur. Çünkü dostuz, çünkü aşığız, çünkü yalnızız. Yaşadığımız yer gibi sıkışıp kalmışız zamanın içine.



Z Raporunun ilk satırları, sonrası ciro..

Günler iyice birbirine benzemeye başladı burada. Bu iyi bir şey mi yoksa kötü mü emin değilim. Ama şunu biliyorum ki o birbirine benzeyen günlerin içine sızan her şeyde biraz sen varsın. Kitap okurken senin sevebileceğin yerlerin altını çiziyorum, radyoda sevdiğin şarkılar çıktığında ben sevmesem de koşulsuz bir saygıyla sonuna kadar dinliyorum ve annemle günde en az bir kez senden konuşuyoruz..
“Kazanması yıllar süren, kırılması saniyeler alan ve dağıldıktan sonra tekrar toparlaması için ömür gereken şeye; Güven denir.”
Bu bir uçurtmanın kaçışı belki de değil 
Bilmem gökyüzünde aramak doğru da değil

Viyana - Hundertwasser Evleri/ Ocak 2016

Sıfır Sayı

Kaybedenler, kendi kendini yetiştirmiş kişiler gibi kazananlara oranla daha geniş bir bilgi ağına sahiptirler, kazanmak istiyorsan tek birşey bilmen, herşeyi bilmekle zaman yitirmemen gerekir, derin bilginin hazzı kaybedenlere özgüdür. Biri ne kadar çok şey biliyorsa, işleri o kadar ters gidiyor demektir.

03 Mart 2016

"Bazı kadınların yüzü, birazdan buralara yağmur yağacak yüzüdür. Bazı kadınların yüzü, bir kez olsun gerçekten gidenler, dönmek isteseler de dönemezler yüzüdür. Bazı kadınların yüzü, ben gitmek istesem de beni bırakma yüzüdür..."
Kalbe dokunan şeylerle taşak geçen herkesin
Nuri Alço girsin rüyasına gazozlara gelsinler!
şu saatte sesimin ulaştığı herkes yalnız muhtemelen
bırakın kumandaları sokulun yamacıma
huzurunuzda eski bir sırrı ifşa edeceğim!