08 Mart 2015

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü

onlar ki toprakta karınca, suda balık,
havada kuş kadar çokturlar;
korkak, cesur, hakim ve çocukturlar
kahreden ve yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.

NAZIM HİKMET

06 Mart 2015

Herkes Gitmek İstiyor

Bu günlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,
Bir başka ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konuşsam aynı şey...
Herşeyi, herkesi bırakıp gitme isteği.
Öyle "yanına almak istediği üç şey" falan yok.
Bir kendisi...
Bu yeter zaten.
Herşeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakıp gidebilse insan.
Ama olmuyor.
Hadi kendimize razıyız diyelim,
Öteki de olmuyor;
Yani herşeyi yüzsütü bırakmak göze alınmıyor.
Böyle gidiyoruz işte.
Bir yanımız "kalk gidelim",
Öbür yanımız "otur" diyor.
"O"tur" diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira...
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile,
Güvende olma duygusu...
En kötüsü alışkanlık...
Alışkanlığın verdiği rahatlık,
Monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz...
Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler,
Bir çocuk daha doğurmalar,
Borçlara girmeler,
İşi büyütmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.
Misal ben;
Kapıdaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek,
İki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
"Sırtında yumurta küfesi taşımak" diye bir deyim vardır.
Evet, sırtımızda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatımız küfeler...
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira!
Ölüme inat tutunmak lazım,
İnadına kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabi yapanlar, ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...
Bütçe, zaman, keyif denk olsa...
Gün içinde mesela;
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün?
Sabah 9 akşam 18...
Sonra başka mecburiyetler...
Sıkışıp kaldık...
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı bir ömür yani...
Ne saçma...
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba..
Ben her bahar aşık olmam
Ama her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç, ama olsun...
İstemek de güzel

Can Yücel

01 Mart 2015

Gün Dönümü

Uykusuz ve yorgun bir sabah saatinden geriye kalan...
Çilek kokulu bir busenin ardından başlayan bir gün, ne kadar kötü olabilirdi ki?
Geç kalınmışlık telaşı, geri de kalan huysuz adamı gülümseten bir kahvaltı masası,
Sevgi dolu zeytinler, enerji deposu portakal suyu
Size de teşekkürler


24 Şubat 2015

Emeğin parmak uçların da ki karatahta,
Servetin sırtını döndüğün kalabalık
Üstelik ışıl ışıl parlıyor
Ben ise tozlu bir tahta,  
Her yeni satırı bekleyişim bir umut
Sen ise gizli özne


Her tutsağın bir kaçışı
Uykunun uyanışı da vardır

Yüzünü dökme küçük kız
Yaşamın anlamını bul
Sonra dinle kendini
Yolunu bil

20 Şubat 2015

Kartpostallar gönder bana, 
Seni hatırlatan kokusuyla
Varsın beylik sözler yazmayı versin
El yazına dokunayım, 
ilmek ilmek işlensin satırlar her hücreme
Sonrası sukût-u Hayal

18 Şubat 2015

Teslim Ol

İnce yaşlar dolduruyor yüzündeki çukurları 
Ellerin neden titriyor, tutamıyor sigaranı
Parmakla gösteriyor uzaktan seni insanlar 
Ne kadar yakındılar ama artık senden korkuyorlar 

Bir ışık yok biliyorsun tünelin öbür ucunda 
Derler ki kiraz yetişmezmiş zakkum ağacında
Sen ki pek inatçıydın, yenik düşmezdin asla 
Ezber bozuldu artık, her şey paramparça 

15 Şubat 2015

Özgecan'a ithafen

düş kuramıyordu analar; ölümün dehşetinden...
yıkanmaktan eskimişti anaların gözleri...
birbirlerini acılarından tanıyorlardı...
anaydılar...
çocuklarının ilk evleri onlardı...

-ah yavrum ah!
önce sen taşındın benden
sonra da ben kendimden
ben, bende değilim
ben, sendeyim kızım...

*anaların bir damla gözyaşında
bir şehir bütün kirlerini yıkardı...
ve en çok analar dövülürdü
boran fırtınasında; çocukları dövünürken...

kızım, yavrum
göğsüm yanıyor...
gözlerin tanımaz beni..
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

Nazım

#Özgecanaslan'a yapılan insanlık suçu unutulmayacak.

02 Şubat 2015

Adına şiir yazılmamış bir kadının durumu içler acısıydı, onu gerçekten kimse sevmemiş, ruhuna kimse girememişti..
Kadın mı haklıydı? Adam sevmesini mi bilmiyordu?