27 Şubat 2012

Aydın Abi'den

ulan zaman
şu canlı cüceler
şu insan olacaklar
var ya!

seni bile
esnettiler, oynattılar
kısalttılar, uzattılar

yoksa!
senin de mi için çürüdü?
o soylu silisyum kaplı
yumurtalar gibi.

yoksa sen de mi?
toplumlara sarılan
demokrasi kılıfına
benzedin?

sen ki
o sonsuz-dipsiz evreni bile
oynatır da oynatırsın
milyon kere milyon güneşi de
milyar kere milyon gezegeni de..

gelelim o dünya piçine!
o nasipsiz, o budala
kenar mahalle gezegenine…

al da onu
güneşin cebine sok!

23 Şubat 2012

Sorsan, ikimiz de maviydik; ama birimiz deniz, birimiz gökyüzü. Anlatabildim mi?

21 Şubat 2012

Karl Marx'ın 1865 yılında karısına yazdığı mektup

Yürekten sevdiğim,

Sana gene yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da bana karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum.

Kısa süreli ayrılıklar iyi oluyor, çünkü hep bir arada olununca her şey hiç ayırt edilemeyecek kadar birbirine benzemeye başlıyor. Yan yana durduklarında kuleler bile cüceleşirken, alelade ve ufak tefek şeyler yakından bakınca kocamanlaşır. Küçük tedirginlikler onlara yol açan nesneler göz önünden kaldırıldığında yok olabilir. Yan yanalık dolayısıyla sıradanlaşan tutkularsa mesafenin büyüsüyle yeniden büyüyüp doğal boyutlarına dönerler. Aşkım da öyle. Zamanın aşkımı tıpkı güneş ve yağmurun bitkileri büyüttüğü gibi büyütmüş olduğunu anlamam için senin bir an, sırf rüyada bile olsa, benden koparılman yetiyor. Senden ayrılır ayrılmaz sana olan aşkım bütün gerçekliğiyle kendini gösteriyor: o, ruhumun bütün enerjisiyle yüreğimin bütün kişiliğini bir araya getiren bir dev. Böylece yeniden insan olduğumu hissediyorum çünkü içim tutkuyla doluyor. Araştırma ve çağdaş eğitimin bizi kucağına attığı belirsizlikler ve bütün nesnel ve öznel izlenimlerimizde kusur bulmaya iten kuşkuculuk bizi küçük, zayıf ve mızmız kılıyor. Ama aşk feurbachvari insana aşk değil, metabolizmaya aşk değil, proletaryaya aşk değil- sevdiğine aşk, yani sana aşk, insanı yeniden insanlaştırıyor...

Dünyada çok dişi var, kimileri de çok güzel. Ama ben, her bir hattı, hatta her bir kırışığı bana hayatımın en büyük ve en tatlı anılarını hatırlatan bir yüzü bir daha nerede bulabilirim? Senin tatlı çehrende sonu gelmez acılarımı, yeri doldurulmaz kayıplarımı bile okuyabilir ve senin tatlı yüzünü öptüğümde acıyı öperim.

Hoşça kal canım. Seni ve çocukları binlerce kere öperim.
Senin, Karl
Manchester, 21 Haziran, 1865

24 Ocak 2012

Nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi
Çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin...

N.H.
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.

ard - arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarina kan gülleri takayım
bir o yana,
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansiz inen akşamdan.
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

Vurulduk ey Halkım

23 Ocak 2012

Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde 
Oysaki seninle güzel olmak var 
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi 
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda 
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. 
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte 
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel 
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor 
Derken karanfil elden ele. 
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle 
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil 
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk 
Birleşiyoruz sessizce. 

21 Ocak 2012

Şöyle ki:
Martılardan bir tanesi yalnız yaşıyormuşçasına boşlukta
Dünyanın en heyecanlı çizgilerini çizdi
Ve bulutlar doldurdu bu kıvrımları yavaştan
Ve benim yarattığım tanrılar ki, geldiler
Bir inip bir çıktılar çocuklar gibi
Çığlık çığlığa..

18 Ocak 2012

Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi...