20 Kasım 2011

Şüpheli Şarkının Şairi

çeşmim, çarem, çarmıhım, cümlen
kopkoyu bir bıçak sırtında
yana yana sevişmeye benzer
sihrim, sahim, sarhoşluğum, hücrem
kan kırmızı bir güneş batımında
üşüyerek sevişmeye benzer

gel yitimimden bir kez ısır beni
gel yittiğimden savur,tekrar bul beni
ben mahremimden bir cam
çoçuk yontmuştum sana
bir bahar vaktiydi, hamdım
titredim dalında duysana

şimdi yürekte kuyu kuyuda et kemik
ve yaralı yamalı bir çıkrık sesi
seni anladık aynı kahvenin köşesinde
günlerden pazartesi

19 Kasım 2011

Ben bu bahar çok değiştim be anne
Yüreğim durup durup rüzgarlanıyor
Ben bu bahar bir tiryaki gibi aydınlık içtim
...
Unutmak istedim ama olmuyor

Beni eski sokaklardan bir ses çağırıyor
Gidince kaybedecek bişey kalmıyor
Bu güller var ya bu güller, bu bahar akşamında
Ben bu gece mayısın beşiyim

Ah benim güzel abim, uzun abim, uçurum çiçeği abim
Ah benim giden abim, türkülere, dağlara

Ah benim güzel abim, uzun abim, uçurum çiçeği abim
Ah benim giden abim, türkülere, çocuklara

Ben bu bahar çok değiştim be anne
Ben bu bahar burda değilim
Ben bu bahar hayatın pencerelerinden kaçıp
Bir ilmiği çözer dönerim

Behzat Ç. - Dışı sevda içi zindan değilim artık


Babamın öldüğü gün birine aşık olmuştum.
Bazen öyle olur.
Herşey üst üste gelir.
Polis olmasaydım katil olurdum
Çünkü sahici bir sarsıntı, sahte bir dengeden iyidir.
Binlerce ceset, binlerce katil ve bir evlilik gördüm.
Seni intihar ettiğin gün tanıdım kızım seninle o gün barıştım.
Şimdi sadece geceleri yapa yalnız ve yalın ayak….
Anlayabildim şeyler var
Şimdi benim de yalanlara inanmaya ihtiyacım var.
Bütün çaresiz insanlar gibi….
Dağılan bir okul gibi…
Acılarımızda birbirine benziyor artık kızım…
Birbirine benzeyen parmaklar gibi ;ama her birinin eşsiz bir izi var.
Bazen gözlerim doluyor karanlıkta…
Fısır fısır konuşmaya başlıyorsun yine kulağımın dibinde hiç durmuyorsun
Ağlamama asla musade etmiyorsun, “herşey affedildi babacığım” diyorsun.
“Hiç ayrılmayacağız” diyorsun.
“Keşke hep yanımda olsaydın” diyorum böyle konuştuğunu duyunca…
“Bu kış çok kar yağar belki beraber kayboluruz” diyorsun.
Ama kar taneleri birbirine benzemez ki kızım
Cesetler de benzemez ;ama bir cinayet başka bir cinayeti hatırlartır her zaman…
Koşan atlar düşen atları hatırlatır.
Yağmur yağar,
Durur , tekrar başlar.
Yanlış yolda yürümek doğru yolda beklemekten iyidir…
Beşikten mezara kadar…
Karanlıkta herkesle çarpışabilir insan…
Yalan mı ? söylüyorum sana…
Affet beni kızım affet !!!
Bir sürü doğru söyledik ;ama hiç burnumuz kısalmada ki kızım…

17 Kasım 2011

Demedim ki

Bu kenti sevdim dedim
Benim olsun demedim ki

Sevdim dedimse akşam kızıllığını
Gönlüm gibi akıp giden şu çayı
Şu ormanı şu denizi şu dağı
Benim olsun demedim ki

Vuruldumsa gözlerinin gül bahçesine
Yürek çizen şimşeklerse kaçamak bakışları
İşte buna sevmek derler dedimse

Çattımsa acıların en güzeline
Yedirdimse uykuları o tatlı kuşa
Benim olsun demedim ki

Bu akşam kankırmızı şarap istiyor canım
Bu akşam dünyanın bütün şarkılarını
Bu akşam dünyanın bütün özlemlerini
Bu akşam beni yalnız bırakın
Bu akşam yalnızca onu düşüneceğim
Onu ve kendimi yalnızca

06 Ekim 2011

"Olur da olamazsam buralarda Yanağındaki küçük çukura saklanmak istiyorum,uyumak.. Yüzyıllarca uyumak..
İlla isim konulacaksa ben masal değil hayat demekten yanayım Bu yolları yan yana yürümekten yanayım..
Erguvanlar açmaya başladı,mavi mi pembe mi ayırt edemiyorum renkleri,kokuna bi isim bulmaya çalışmaktan da vazgeçtim.
Geldiğinde bir masada kahvemizi yudumlayıp, heyecanla dedikodu yapacağız, sana kaçırmadan anlatmam gereken aylar biriktirdim..
Biraz sessizlik olacak sonra Sen hüzünlü gözlerini uzaklara salacaksın.
Cümlelerim topallayacak,ağır aksak kelimelerle soracağım; Nasılsın? Nasılsın derken bile iyi olmana dualar ediyor olacağım..
Hiçbir sözümüz umutsuzluk taşımayacak, inanacağız, inandıracağız, yaşadığımız cehennemin cennete dönüşeceğine.
Herkesin unuttuğu küçük bir çocuğa gülümseyerek, İnsanların koşarak geçerken farketmediği selpakçı amcanın gülüşüne karşılık vererek..
Ve bırakarak bu dünyanın tümm kandırmacılarını kendimize insanca bir yol çizeceğiz! Gelmek isteyen ardımıza düşecek..
Gel ! Orda mutlu olduğunu biliyorum ama inan bencilce değil bu isteğim.
Birgün hiç gelmemeye karar vererek gidersen,bavulumu hazırladım geçmişi koymadım içine,adı ‘ geçmiş’ olacak gelecekleri beraber yaşayalım diye !
Gitme ! Seni şah damarıma sakladım,adım atarsan yırtılır derim,kanar dizlerim. Ölürüm.Birdaha ayrılığı kaldıramam ,yüküm ağır !
Susma ! Kelimelerin senin ayak izlerin. Nereye gittiğini bulamazsa ölür benim ellerim !
Seni Seviyorum …"

05 Ekim 2011

Hayat şimdilerde bi hayli çizik bir Cd sanki.. Dönüyor dönüyor da en sevdiğim şarkıda takılıyor hep, Teninin akustiğinde...

15 Eylül 2011

Dün sabaha karşı

Dün sabaha karşı kendimle konuştum
Ben hep kendime çıkan bir yokuştum
Yokuşun başında bir düşman vardı
Onu vurmaya gittim kendimle vuruştum

13 Eylül 2011

Yol

yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yol yoluyla gidebilir yare
yoldan çıkabilir apansız
ve ömür bitebilir yoldan önce
...
ama yol bir yere gitmez
o bir durma biçimidir
yaşamak
hızlı bir ölme biçimidir

05 Eylül 2011

Bilinmeyen Saati Uygulaması

Hiçbir vücut ısısı değiştirmiyorsa mevsim normallerini
Sevmek de yok artık,
Sevmek yok artık
Hiç kimseyi!
Sen yaz saati uygulaması, ben kış saati
Ortak bi takvimimiz bile olmadı!
Seni bir saat ileri almışlar, beni bir saat geri
Bu zamanlar yoksa bize düşman mı?
Bilemem
Aklın kimde kalır?
Bilemem
Hatrın kimde kalır?
Bilemem
Kimler sensiz kalır?
Bilemem.
Hangi yol düz gider?
(Hangi yol güze gider?)
Bilemem aşklar ne için biter!