29 Haziran 2016

Kan kokan bu coğrafyadan gitmek istiyor insan.
Yarin yanağını değil, ellerini güvende tutmak istiyor.
Madem demir alıyoruz, öyle ağır ağır değil, rüzgarı arkanıza alıp geriye hiç bakmadan...
İhtişamlı bir kır düğün gibi, yaldızlı tagın altında hiç beklemeden,
ve piyanistin son vals ezgisi çalıyor

27 Haziran 2016

bir kıyı kahvesinde uyandık 
sizi sabah yıldızı sordu dediler 
el ele tutuştuk dışarı çıktık 
avuçlarımız göğe kapanırken 
elimiz bile denizdi karman çorman

21 Haziran 2016

Afilli Aforizmalar

Hayatın çok kısa olduğunu, aslında bir merhaba ve bir hoşçakal'dan ibaret olduğunu yalnız kaldığınızda değil, yaşlandığınızda anlarsınız. Bir kadın veyahut bir erkekle tanıştığınızda yada son yolculuğuna uğurladığınız bir yakınınız herşeyi özetler. Bu boktan hayatın bize ayrılan süresi madem bu kadar kısaysa, çıkalım yad ellere, tadalım her türlü şarabı.
Ölüm hoş geldi safa geldi.

16 Haziran 2016

İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi ve kronik şüpheci olmayı öğrenir. Bu gerçekleştiğinde artık ne yazık ki çok geçtir. İnsanların ”tecrübe” dediği şey budur. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana ”tecrübeli” denir.

Kalbinizin sesini kaybettiğinizde, duygu radarınıza takılan kişiyi tahlil etmeniz daha da zorlaşabilir. Zira birini aklınızla değilde kalbinizle tahlil ediyorsanız zaten buna "aşk" denir. 
Yarınlara dedik, doldu.
Gelmiyor dedik, boşaldı.
Aşk dedik, doldu.
Sevmiyor dedik, boşaldı.
Sağlığa dedik, doldu
Batsın gitsin dedik, boşaldı
Hepimiz kıvırmakta ustayız
Bardağın yapacağı tek bir hareket vardı.
O da kırılmaktı...

13 Haziran 2016

İnsan bazen geçmişinden kaçmak ister. Kaçarken ise farketmeden geleceğinde ki gerçekler ile karşı karşıya kalır. Gerçeklerin Fransız masallarındaki gibi masum olmasını beklerken, en ağır romanının içinde kendini buluverirsin. Bir bakmışsın dipsiz bir kuyudasın. Üstelik duvarları ıslak. Çıkmak istedikçe gücün azalır, azalır..


Bu ahir ömrümde güvendiğim bir babam, bir de sol kaburgamdan geçen anoson kokulu şiir kitaplarını çok sevdim.

Acı Lakırtılar

Bazı kadınlar var ki; Kader dedikleri maneviyatı üç kuruşluk kahve telvesinden bekleyip, daha sonra milyonluk hayallere sahip olurlar.
Eksikliği kendi özünde olan bir kadın, aynaya sadece güzel görünmek için bakıyorsa, varsın telvelerden medet bulsun. Ümmet kalsın.

11 Haziran 2016

Beni bekleyen kader 
Sonsuza dek demir atmak olsun kıyına.. 
Boyun eğmez de kadere, 
Açılırsam denizlere sen olmadan 
Yalnızlık tek sevgilim olacağa benzer 
Işıksız geleceğim de. 
Ama gene de gel kollarıma 
Ödülü ol bu yorgun denizcinin, 
Sarhoş et varlığınla… 
Ya çakılacağım buraya seninle, ya da kaçıracağım seni Spartalı Helen gibi. 
Haykırarak açılacağız birbirimize 

10 Haziran 2016

Etrafımdaki her şey o kadar hareket ediyordu ki benim hiç kıpırdamadan anlamaya ihtiyacım vardı. Anladığımda bir şey hissetmeye ihtiyacım vardı. Bu halime alışmamaya ihtiyacım vardı. Bu çağa Hissizlik Çağı dediler, ama bence bu çağ Hırıltı Çağı. Hepimizin içinden bir ses geliyor, yaşadığına dair. Anlamı yok. Bu çağ, kesinlikle Hırıltı Çağı...

06 Haziran 2016

Ey Güle
Her sessizliğin göğsümde kafes, içimde çığlık oldu
Sensiz her yanım ağrılı, sızılı
Uykularım haram, düşlerim ağır
Kokun uzak dağ çiçeği
Hasretinin adı solumadığım Alacakaya, Ağın.. 
Ey Güle
Ruhum artık bende değil, ben ise ben değil

01 Haziran 2016

Geziyi Unutma

Bir Haziran sabahı hepimizi eşitledi sokaklar. Şiirlerle, şarkılarla, öfkelerle, özlemlerle çıktığımız meydanlarda gördük yeni sabahları. Biraz da kendi yalnızlığımıza başkaldırdık.

Sonra bir yel götürdü isyanımızı. Geride gülüşlerimiz, acılarımız, ölenlerimiz kaldı. Nasıl ki hepimizin olduysa gökyüzü, artık özlemler de hepimizin. Nasıl ki birlikte gördüysek sabahı, artık acı da hepimizin.

Bir hikayeyi nasıl birlikte yazdıysak, gidenlerimizin hayallerini de hep birlikte yaşatmak zorundayız. Biz bir Haziran sabahı birbirimizi fark ettik, artık başka türlü olamayız.