24 Ocak 2012

Nasıl öfkelenmem düşündükçe memleketimi
Çırpınıyor ayakları altında bir avuç hergelenin...

N.H.
seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
seni, anlatabilmek seni,
namussuza, haldan bilmez,
kahpe yalana.

ard - arda kaç zemheri,
kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
dışarda gürül gürül akan bir dünya...
bir ben uyumadım,
kaç leylim bahar,
hasretinden prangalar eskittim.
saçlarina kan gülleri takayım
bir o yana,
bir bu yana...

seni bağırabilsem seni,
dipsiz kuyulara,
akan yıldıza,
bir kibrit çöpüne varana,
okyanusun en ıssız dalgasına
düşmüş bir kibrit çöpüne.

yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
yitirmiş öpücükleri,
payı yok, apansiz inen akşamdan.
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni...
yokluğun, cehennemin öbür adıdır
üşüyorum, kapama gözlerini...

Vurulduk ey Halkım

23 Ocak 2012

Yerçekimli Karanfil

Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde 
Oysaki seninle güzel olmak var 
Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi 
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda 
Midemdi aklımdı şu kadarcık kalıyor. 
Sen o karanfile eğilimlisin, alıp sana veriyorum işte 
Sen de bir başkasına  veriyorsun daha güzel 
O başkası yok mu bir yanındakine veriyor 
Derken karanfil elden ele. 
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle 
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil 
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk 
Birleşiyoruz sessizce. 

21 Ocak 2012

Şöyle ki:
Martılardan bir tanesi yalnız yaşıyormuşçasına boşlukta
Dünyanın en heyecanlı çizgilerini çizdi
Ve bulutlar doldurdu bu kıvrımları yavaştan
Ve benim yarattığım tanrılar ki, geldiler
Bir inip bir çıktılar çocuklar gibi
Çığlık çığlığa..

18 Ocak 2012

Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi...

17 Ocak 2012


binlerce pazartesi geçti ömrümde
hangisiydi o çıkaramıyorum
bir kiraz yediğimi hatırlıyorum kurtluydu
demek oldukça eski

...
bir de saçmasapan şeyler
bir kızın dizaltını örneğin
bir adamın çirkin sigara içişini

nasıl yaşanıyor bu vesayetli dünyada
hangi çılgınlar nasıl dayanıyor buna
kimsenin soyunu sopunu bulmak görevim değil
kendi öykümü düzenlemek yetiyor bana
güzel bir öğle vakti
eski güzel bir akşamı hatırlayarak
sonra dopdolu şeyler
damacanalar gibi
içim kabarıyor

sonu olsun diyorum
neyin sonu ama
hiç değilse bu taş basamakların
Sesinde ne var biliyormusun?
Bir bahçenin ortası var
İkide bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun

10 Ocak 2012

Koma Asmin - Giyan

Yılın en soğuk gününde, içimizi bir nebze olsun ısıtalım, sahleple eşlik ediniz. ;)


AYLETME
Şu karşıki dağda lambalar yanar
Lambaların şavkına Fadimem
Sevgilim yazar


Ayletme beni söyletme beni
Alçak yüksek tepede fadimem
Bekletme beni


Şu karşıki dağda kuzular meler
Kuzu sesi değildir Fadimem
Ömürler biter


Ayletme beni söyletme beni
Alçak yüksek tepede fadimem
Bekletme beni

05 Ocak 2012

Aşk ve Kuyruklu Yıldız

Yaşamın çıkmaz sokaklarından yürürken, bir kuyruklu yıldıza çarpmaktır aşk. Söylendikçe bizim olan bir şarkıdır. Tene dağılan mıknatısıdır, isteğin masalıdır. Uzun bacaklı bir yaban hayvanıdır aşk. En derin kuyumuza düşen kemandır. Dikey bir şiirdir bütün kuşları aynı anda havalandıran. Aşk yademin kokan bahçeleri ve ateşböceklerini bir arada anımsamaktır. Çocuk Kalmışlar Derneği'ne üyedir aşk. Kente kanadı kırık melekler yağdırır. Aşk, ilkyardım çantası olanak, dalgakıran olmaktır. Kırık camlara sevdiğinin adını yazmaktı, iki kişinin bildiği bir dilde. Aşk, sevenlerin yüzlerinde tahtlar devirir, saraylar yıkar. Bilgisayarları eritir, oyuncak mağazaları için soygun planları yapar. Aşk, Öpüşen Çiftleri Alkışlma Ekipleri kurdurur sevilenlere. O, uzun saçlı bir yıldızdır, yüreğin içinde taranır. Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açıklanabilir ancak...

03 Ocak 2012

Leyla

çocukluğunu yüklediğin kağıt gemiler yağmurda yitip gitse de
her şeye yeniden başla Leyla
yediği zıpkınları çıkarmak için sıçrayan bir balık
renkleri yeniden öğrenen solgun bir gökkuşağı
yolcularını almak için gara dönen unutkan bir tren gibi
her şeye yeniden başla

her şeye yeniden başla Leyla
Binbir Gece Masallarını anlatmaya,
                        Şehrazat'ın bir köleden gebe kaldığı için bıraktığı yerden
yaşamın çelik ipi üzerinde yürümeye, kırık ayaklarınla
umudun sönen sobasına bir kibrit daha çakmaya,
                   ki onun yüreği ateşten geçen kızıl bir rüzgar
her şeye yeniden başla Leyla
Bağdat yolunun kardeşi olan saçlarını uzatmaya
sevgilini okşamaya en unutulmaz yerlerinden
ve onun buz tutan dilini ağzına almaya,
anımsa, kışın donmuş kanatlarını bile çözmüştü bir gece aşk

her şeye yeniden başla Leyla
neşeye mektup yaz, ne zaman çağırdın da gelmedi
isterim ki başka bir kadın adı anımsatsın bana
                                        senin adının ardısıra
başka bir kadın adı
yeni bir şiir yazmam için, benzeyen yürek çağrılarına
her şeye yeniden başla Leyla
güneşi ve devrimleri kucağına almaya
ve şairlerden öğrenmeye tanımını aşkın
bir İskenderiye ılgımının taşıdığı Nordbrandt dizeleriyle,
       
'aşk deniz kıyısında bir kente benzer:
         başka başka biçimde, nice yerlere çıkan
         bir sürü sokak'
ne güzel demişti Jacques Prévert bir kaldırım taşına oturarak,
         
'aşk gülümser, ona ölümden söz ettiği zaman yaşam'
her şeye yeniden, yeniden başla Leyla
akarsularla, çağlayanlarla seviş
ve bir içim su ol
ay ışığını sırtına dökerken gördüğüm o gecedeki gibi

Akgün Akova