03 Haziran 2015

3 Haziran 1963

Niçin öldün Nâzım? 
Ne yaparız şimdi biz 
şarkılarından yoksun? 
Nerde buluruz başka bir pınar ki 
onda bizi karşıladığın gülümseme olsun? 
Seninki gibi ateşle su karışık 
acıyla sevinç dolu, 
gerçeğe çağıran bakışı nerde bulalım? 
Kardeşim, 
öyle derin duygular, düşünceler yarattın ki bende, 
denizden esen acı rüzgâr 
kapacak olsa bunları 
bulut gibi, yaprak gibi sürüklenir, 
yaşarken seçtiğin 
ve ölümden sonra sana barınak olan 
oraya, uzak toprağa düşerler. 
Al sana bir demet Şili kasımpatlarından,
al güney denizleri üstündeki ayın soğuk parlaklığını, 
halkların savaşını, kendi dövüşümü 
ve yurdumun kederli davullarının boğuk gürültüsünü
kardeşim benim, dünyada nasıl yalnızım sensiz,
çiçek açmış kiraz ağacının altınına benzeyen yüzüne hasret,
benim için ekmek olan, susuzluğumu gideren, kanıma güç
veren dostluğundan yoksun.
Hapisten çıktığında karşılaşmıştık seninle,
zorbalık ve acı kuyusu gibi loş hapisten,
zulmün izlerini görmüştüm ellerinde, 
kinin oklarını aramıştım gözlerinde, 
ama parlak bir yüreğin vardı, 
yara ve ışık dolu bir yürek.
Ne yapayım ben şimdi?
Tasarlanabilir mi dünya
her yana ektiğin çiçekler olmadan? 
Nasıl yaşamalı seni örnek almadan,
senin halk zekânı, ozanlık gücünü duymadan?
Böyle olduğun için teşekkürler, 
teşekkürler türkülerinle yaktığın ateş için.
Pablo Neruda